Menu

Berkin ve yitip gidenler..

berkin-elvan

http://www.youtube.com/watch?v=hEoU2rmveys

Bir aşkla buluşur bedenler, bir bütün olurlar. Yıllar her şeyin daha beter yaşandığı yıllardandır. Onlar birbirlerini severler. Ve kadının rahminde dünyadan habersiz bir çocuk yuva edinmektedir o vakit. Büyür usul usul.. Büyür ve savaşlar her daim acımasızdır. Ama o bilmez daha.. Ne kavga bilir, ne din, ne savaş, ne de ayrım.. O küçücük bir cenindir.. Büyür usul usul.. Baba memnun edebilmek için daha çok çalışır. Anne büyümekte olan o sımsıcaklığı içinde hissetmektedir.. Günü gelecek ve güç bela yetiştikleri üçüncü sınıf bir devlet hastanesinde açacaktır gözlerini bebek.. Yüzünde yağ tabakaları, narin vücudu ve ufacık burnuyla belki de dünyadan bir haber ve bir o kadar da meraklı.. İçine düştüğü dünyanın mikroplarını henüz tatmamıştır. Ve annesinin kokusunu bilmiştir tek gerçek.. Annesinin sütünün tadıdır damağındaki..

Güç beladır yaşamlar, bu topraklarda.. Düşe kalka ilerler yaşamlar.. Aşklar yarım bırakılır, kavgaların tarafı olmak zorunda bırakılır sevdalar.. Yüz yıllık kavgalara atılan sinsi, hain, bencil ve gözü dönmüşler yüzlerce, binlerce, milyonlarca insanın hayatına karanlık anılar bırakır. Nefes almak güçleşir meydanlarda.. İnsan hayatı, hayvan hayatı, orman hayatı hep birilerinin iki dudağının arasındadır. Devletin bekası ve kar amacıdır bunca yapılanlar. Yanlış bilenler varsa da öğrensinler.. Bu joplar, bu meydan dayakları, bu katiller sürüsü sırf beka ve huzur için vardırlar.. Bir kalıba konulmazsak eğer, eğer kendi fikirlerimizi sırf biz böyle inanıyoruz diye söylersek, yani diyorum ki eğer insanın insan olma bilinciyle söyleyecek sözü varsa; bu devletin temellerinin çatırdamasına neden olmaktadır.. Devlet bizim için düşünür, devlet bizim için yasalar yapar, devlet en iyisini bilir.. Elit tabakanın düşündüğünü biz geri kalmış halk olarak nasıl yorumlayabiliriz ki? Bizler önüne yemek konulup bir ömür suspus televizyonun karşısında var olduğunu sanan koskoca boşluklarız..

Ama ayıp olmuyor mu göz göre göre? Hangi kitaba sığar yapılanlar? Sus diyorum, görmeyeyim diyorum. Konuşmayayım, yazmayayım diyorum da yapılır mı be bunca zulüm? Bu vicdanları ne zaman yitirdiniz be? Nedir ya, pay edemediğiniz? Şu topraklara daha kaç beden ecelsiz girecek? Daha kaç cana kıyacaksınız? Bu güç merakı, bu gövde gösterisi niye? Kaç yıl daha var olacak o iğrenç egonuz? Yaşlanmıyor musunuz? Eliniz ayağınız tutmaz olmayacak mı? Ölmeyecek misiniz yoksa? Ya da bir mucize mi meydana geldi de ölümsüzlüğe mi erişeceksiniz? Bu para, bu makam hırsı da ne? Gencecik çocukların yitip gidişi daha mı güç katıyor egolarınıza? Anlamıyorum, anlayamıyorum.. Çocuklarını bir kere olsun kaybetme korkusu taşımayan bu insanlar, başkalarının çocuklarını harcamaktan çekinmeyecek kadar gözü kör olmuş. Çok yazık, tarih bu günleri de yazacak ya, çok yazık..

Şimdi düşen Berkin midir sadece? Şimdi yiten küçücük bir çocuğun hayalleri midir? Şimdi daha bir demokrat ve daha bir özgür bir ülkede mi yaşıyoruz? Sen yüzde 10 daha mı arttırdın oylarını? Keşke artan oyların değil de çocuk parklarında oynan oyunlar olsa idi.. Şimdilerde bakıyorum da bomboş çocuk parkları.. Belki de korktukları için anneleri, göz yumuyor çocuklarının evlerde bilgisayar oyunlarına harcadıkları zamanlara. Sırf daha güvenli diye kaybediyor çocuklar o sırtı terli oyunlarını.. Şimdi düşen Berkin midir sadece? Ali İsmail var mesela, Abdullah var, Medeni var, Hasan Ferit, Ahmet, Mehmet.. Daha yok mu sanıyorsunuz bu toprağa ecelsiz gömülenler? Olmaz olur mu? Deniz var, Hüseyin, Yusuf, Taylan, Erdal var.. Doğuda karanlık güçlerin bir gece vakti katlettikleri var, Uğur Mumcu var, Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink, Muhammer Aksoy, Gaffar Okkan, Necip Hablemitoğlu var, Çetin Emeç, Bahriye Üçok var, Sivas’ta yakılanlar var, Doğuda yitirilen sayısız Mehmetçiğimiz var.. Ve niceleri var daha.. Bu topraklar bu değerli insanları söküp aldı içine.. Ve biz her geçen ölümde biraz daha eksildik.. Biraz daha sıksak da yumruklarımız ve haykırsak da bunun hesabı sorulacak diye; unutuldu ve yıldan yıla anılıp rafa kaldırılan simgeler oldu her biri..

Rakel Dink (Hrant Dink’in eşi) eşine yaptığı veda konuşmasında “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim…” demişti. Bir çocuktan, tüm bu zulme ses çıkarmayan hırs küpü bireyler yaratan bu zihniyetle hesaplaşmak vaktidir.. Bu zulme susarak ortak olmak, suça iştirak etmekle aynı şey.. Vicdan hesaplaşmasını yapmanın ve yeter be kardeşim demenin vakti değil mi?

KorsanKalem 18.50 11.03.2014

Beğen