Menu

Bir sevgiyi büyütmek, bu zamana dair değil!

IMG_0496

Dedem at arabasıyla bostana giderken, bilmediğim türküler söylerdi. Bir keresinde yolda karşımıza bir araba çıktı. Az daha kaza yapıyorduk. Bir küfür savurdu hemen. Ama öyle ağır bir küfür değildi. Sanırım “deyyus” gibisinden bir şey… Dedem, karpuz ekiyordu. Karpuzlar o zamanlar farklıydı. Büyük çekirdekleri vardı. Baya kabak çekirdeği kadar büyüktü çekirdekleri. Hatta onların da içi yenilirdi. Biz çocukken, dedemin eve getirdiği karpuzları avluda kırar, kaşıkla yerdik içini. Sonra dedem öldü ve ben bir daha büyük çekirdekli karpuz yemedim. Sanırım dedem öldükten sonra kimse ekmedi o karpuzları… Ya da devir değişti ve herkes kabak aşılı karpuz üretmeye başladı. Tatsız, tuzsuz kıpkırmızı ve kocaman karpuzlar dolanır oldu pazarlarda. Gariptir yaz bitti ve ben oturup 5 kere karpuz yemedim. Oysa çok severdim karpuzu…

IMG_04988Zaman geçtikçe, büyüdükçe yani; hayatımızda bir şeyler eksiliyor. Mesela dedem öldü. Sonra anneannem de… Köye gitmez oldum. Karpuz yemiyorum. Çocukluğumda güldüğüm ne varsa hayata dair gülemiyorum artık. Öyle saman gibi yaşıyorum yani… Büyümenin olumsuz yanı sanırım bu. Olumlu ne yanı var diye soracak olursanız, yok aslında! Ha belki yatağımı toplamadığımda kimse bağırmıyor… Ama bazen bağırılmayı da özlüyor insan… Garip yaratıklarız. Ne yazdan, ne kıştan; ne soğuktan, ne de sıcaktan memnunuz. Gündüz geceyi bekliyoruz, gece gündüze hasretiz… Olmamanın, eksikliğin bir sonucu olsa gerek…

Ama eskiyi özlüyor insan! Eski daha bir samimi geliyor. Daha sıcak, daha huzurlu… Avluda top oynarken, anneannemin çiçeklerinden birini kırdığımızdaki korkuyu arıyor gözlerim. Ki görmeniz lazımdı, o avluda onlarca çiçek açardı… Ya da dedem kahveden geldiğinde “Napıyonuz keraneciler?” deyişindeki samimiyeti hangi sohbetimizde bulabiliriz ki artık? Köy peynirinin tadını hangi marka peynirle kıyaslayayım şimdi? Ya da sabah sağılmış taze keçi sütünün huzurunu hangi pastörize süte tercih edeyim? Olmaz ki… Eksilen ne varsa, yeri dolmaz ki… Kendini avutursun, yalanlara sığınırsın, aynalara küsersin belki ama olduramazsın bir türlü. Olmaz… Kazak sökülmüştür bir kere… O ip yumağını sarsan da vücuduna, ısıtmaz!

IMG_0497

Anneannem bu fotoğrafıyla tanımış dedemi. O fotoğrafına vurulmuş, sevmiş, eşi bilmiş. Dedem bıçkın delikanlıymış o zamanlar. Tabi maddi olarak bir çiftçi kadar zenginmiş. Yani sigarası yetiyormuş her şey için…  Yıllar yılı omuz omuza verip, kar kış kıyamet zeytin toplamışlar. Yazın tekaraba (at arabası)yla topladıkları zeytinin yağını satmışlar. Dedem keçilerden, anneannem tavuklardan sorumluymuş. Kendi elleriyle yapmışlar, Kil Tepesi’ndeki evlerini. Dedem koca koca taşları sırtında taşımış o tepeye… Onların çektiği tüm cefaların sonucunda, bizler bugün sefa sürmekteyiz belki de… Eskilerin koca yürekleri bizleri bu güne getirmiş…

Bir sürü şey yaşamışlar. Bir sürü badire atlatmışlar. Gençlikten, yaşlılığa koca bir ömür sürmüşler. Koskoca bir sevgi büyütmüşler. İki kız çocuk dünyaya getirmişler. Namuslarıyla büyütmüşler kızlarını… Ve ardından vedalar başlamış. Önce dedem, sonra da anneannem… Bizlere öyle güzel anılar bırakarak, öyle büyük dersler vererek gitmişler ki… Yılar geçtikçe daha iyi anlıyorum aslında. Daha da anlayacağım…

Şimdilerin büyük aşkları; marka model, para pul, güç büyüklük, şekil tarz ararken; Anneannem Dedemi fotoğraftaki kısa pantolonuyla sevmiş. Bir ömür sarılmışlar birbirlerine… Bir ömür tutmuşlar birbirlerinin ellerini… Hiç anlamayacak olmak ne kötü. Hayatın gelip geçtiğinin farkında olmamak… İçinizde büyütemediğiniz insanlığı, kıyafetle ve süsle saklanamayacağınızı hiç anlayamayacak olmanız ne fena… Gerçekten sevmiş olsanız, sevdiğinizin ne olursa olsun mutluluğa ulaşmasını istemeniz gerektiğini hiç bilemeyeceksiniz. Ne kadar körelmiş insanlığınız, içiniz ne kadar fesat… Ne zaman bu kadar bencilleşebildiniz? Yalanlarla kurduğunuz hikâyelerin gölgesinde, bir ömür mutsuzluğa hapsolmuşsunuz ne acı!

Bu günün yakışıklı kralları, güzellik kraliçeleri; yarın yaşlandığınızda size siz olduğunuz için sarılacak bir eşiniz olacak mı dersiniz? Sanmam! Zira siz hep genç, güzel ve yakışıklı kalacaksınız… Sevgi nedir ki? Siz aşkla dolacaksınız! Siz hep var olacaksınız!

KorsanKalem 28.08.2015 04.40

Beğen  
Önceki Yazı
Sonraki Yazı