Menu

Birkaç Cümleden Öteye Gidenler..

Gri bulutların ruhsal buhranlara neden olduğu fikrini taşımaktayım.. Dağınık odaların ve tam manasıyla tertipli odalarınsa bu buhranların dışa vurumunun ufak bir kırıntısı olarak ele almaktayım.. Pencereye dayayıp başımı, dışarıdaki yaş manzarayı izlerken neyin ters, neyin düz olduğu çok da mana taşımıyor.. Birileri ıslanıyor, su birikintileri oluşuyor ve küçük derelerde yer değiştiren taşlar, çöpler, dışarıdakiler; içerdekilerin o sıcak hoşluğunda çok bir şey ifade etmiyor.. Kimi zaman sokağın içinden dik adımlarla yağmuru yararak geçen insanlar, türlü varoluş mücadelelerinden sıyrılıp bir sona ulaşmayı amaçlıyor.. Ve geçiyor öylece, tüm keşmekeşin tam ortasında.. Bazı şeyleri neden yaşadığımızı sorguladıkça çilesi büyük bir iş yükü haline dönüşüyor.. Gece yatmaları, sabah kalkmaları, aşkları, sevdaları, kıskançlıkları.. Ölümü mesela veyahut yaşama telaşlarını.. Koca bir şehri düşündüğümüz oluyor ya da küçük bir Anadolu kasabasındaki büyük mutlulukları.. Her evde farklı evlerin huzurunu düşleyen koca bir tımarhanedir dünya.. Yetmeyen her şeye lanet okudukça, kendimizden uzaklaşıp; koca şeylerin peşinden öylece savruluyoruz.. Ve elde ettiğimiz her şeyin daha kocamanına saldırıyoruz.. Yani bir otoparka çekip istirahat etmek aklımızdan bile geçmiyor.. Renkler anlamını yitiriyor, yaşamak, sevişmek, ormanlar misal.. Yitiyor öylece.. Büyük şehirlerin ufukları hep yarım yamalaktır.. Koca binaların kestiği ufuk, ne işe yarar ki..! Yüzlerce kitap yazılırken, binlercesi yakılıyor ve nihayet bir yazarın daha ölüm haberi geliyor.. Diş fırçalamak bir anlam ifade etmiyor.. Gülmek ve güldürmek çokta önemsenmiyor.. Ki biliyorum şemsiyeler kullanılmaya başlandıkça yağmurun bir anlamı kalmadı.. Kar küreme araçlarının varlığı kar üzerine yazılacakları kısıtlıyor.. Bir tuşla bilmem nereyi vuran füzelerin varlığı kahramanın yokluğunu işaret etmiyor mu? Yıllara dayalı planlamalar gelecekle ilgili sürprizleri belli çizgilere indirgeyebiliyor misal.. Doğum kontrol uygulamaları seksin tedirginlik duygusunu kesip atıyor ve duygudan yoksun, kısıtlı ve sınırlı bir dünyanın kapılarını aralıyor bize.. Göstermelik sosyal ağlar kuruluyor ve tabağımızdaki, yatağımızdaki, aklımızdaki ne varsa herkes emiyor.. Her şeyin benzemeye, her şeyin bir birine benzemeye başladığı yüzyıllarda sorunlu nesiller türemeye ve dünyayı tüketmeye başladı.. Yarına dair yapılan her şeyin korkuyla izlenmesi gereken süreçler bunlar.. Ve biz hala uydurma davaların çakma kahramanlıklarını üstleniyoruz.. Üstelediğimiz ve dayatılmaya çalışanlar sorgulanmalı ve gereken neyse kararının bir an önce verilerek harekete geçilmelidir..  Sabahın altısında uyanıp mesaiye yetişme telaşıyla evden çıkan ve akşamın trafiğinden güç bela evine dönen tüm mutlu insanların aslında için için ağladıkları şu küçük dünyada, gerçekten özgür olmak için en azından yağmurun altında şemsiyeye ihtiyaç duymadan yürümeyi başarabileceğimize inanıyorum..

KorsanKalem 12.03.13 18.11

Beğen