KSR:naber abim nasılsın?
KK:boktan sen nasılsın?
KSR:benimki de seninkinin başka bi rengi
KK:ölüyoruz nihayetinde..
KSR:bataklıktayız..
KK:ben bataklıkta ölmeye gocunmuyorum, gocunduğum ölümü engellemeyi seçmeyişim.. batıyorum..
KSR:abi ayvayı yemişiz ben bok sen bombok nasıl olucak bu iş?
KK:lağım bizi anlar bence.. lağımda kalmak mı sürüklenmek mi isterdin?
KSR:kendi tuvaletimde kalmak isterdim
KK:o zaman tuvaleti kokutursun
KSR:ama en azından kendi pisiğnde boğulursun
KK:dünya pislikken, kendi pisliğin ne kadar kendine has olur ki?
KSR:kendine küçük bi dünya kurucaksın küçük bi devlet,başkan sen, doktor sen, mühendis sen, çöpçü sen,baba sen ana sen,aşçı sen,işçi sen vs vs ve kendin olucaksın
KK:o küçük dünya da, kimine göre büyük olacak ve hiçbirşey değişmicek..
KSR:ben kendime güvenemiyorum biraz param olsa bide çok sevdiğim bi aşkım insanlar beni ilgilendirmez gibi geliyo, çok ayıplıyorum,kendimi ve korkuyorum, bu düşüncelerimden, ama yinede kovalıyorum bu içimden gelen pislikleri ……
KK:hayat bir koşuştumaca değil mi.. aşkın ve parandan sonra düşüneceğin paranın sürekli varolması ve doğacak çocuklarırının iyi bir hayat kurması (sana göre iyi) olmayacak mı?
KSR:sürekli devamlılık arz edicek bu istekler aslında çok normal
KK:o iki şeye sahip olduğunda isteklerin bitecek mi sanıyorsun?
KSR: bitmeyecek
KK:her zaman daha iyisi vardır. ve dönüp dolaşıp boka saracak hayat.. durumlar vardır, iyi diye birşey yoktur..