Menu

Denizin hissettirdikleri…

“Eksik bir şey mi var, anlayamam?
 Bak çayım sigaram, her şeyim tamam”

Ufak ufak inandırdık kendimizi.. Usul usul kandık yalanlara.. Denizin kenarındasındır.. Rüzgarın taşıdığı deniz kokusu içine işler.. Köpüren dalgalar ve martıların haykıran sesleri.. Huzur.. Sayısız kum tanesinin içerisinde, bir deniz kabuğu gözüne çarpar. Alırsın eline o deniz kabuğunu.. Hafif saydam, kırılgan beyaz.. Ona göre denizden yıllarca uzak, sana göre bir adım öte deniz.. Bir imkansızlık bir gerçek.. Kiminin sonsuzluğu, kiminin soluksuzluğu ve yalnızlık.. Yalınlık.. Suskun bir huzur.. Tabi huzursa eğer ve kandırmadıysak henüz kendimizi..

Usul usul doğdu deniz, güneşle birlikte.. Tüm hüzne rağmen, inatla ısınmaya başlıyor şehir.. Deniz uysallaşıyor.. Umut doğuyor.. Yeni telaşlar yeni deniz kabukları ve aslında herşey eskisi gibi.. Sadece kandırırken kendimizi ve günün koşuşturmacalarına hazırlarken gördüğümüz herşey yeni gibidir..  Oysa hayat aynı bayatlığıyla sürüp giderken, gün içinde savrulan bedenlerimiz, bitap düşmüş haliyle döner sahile..

Güneş olanca gücüyle göçerken, geceye gün doğar bu koskoca şehirde.. Herşey zıttır.. Deniz köpürür, rüzgar çıldırır adeta! Hava bedenleri sızlatır.. Bu soğuk, yalnızlıktan mıdır yoksa güneşe duyulan özlemin bir sonucu mudur? Bilinmez ya da eski bir balıkçıda gizlidir.. Bir denizkızının aşk hikayesindedir belki gecenin soğuğu.. Denizin hırçınlığı, dalgaların heybeti.. Bir batıkta, eski bir kasanın içindedir belki de hüznün nedeni!

Ve gecenin köründe kumsalda, sabah bulduğun deniz kabuğuna bir de gece bulduğunu eklersin.. Biri umut biri göz yaşıdır.. Biri hayat biri ölüm..

Sandalın birinde, şişenin dibinde, elinde kabuklarla, denizin seyrine dalarsın.. Uyursun…

KorsanKalem  04.01.12 00.42

Beğen