Menu

Geceye Düşülen Notlar-23

Gitmenin telaşını taşıyan bedenim, gitme fikrini kabullenmiş olsa da içime yer eden burukluk canımı sıkıyor.. Eski şehirlerin yeni insanlara fazla geldiğini düşünüyorum.. Eski benliğimizin yeni bilincimize fazla geldiği gibi.. Bir gazete kadar saçma fikirler türeten öyle budalalar var ki.. Ve sahip olduklarının büyüklüğünü göremeyip küçük oyunlar peşinde koşturan öyle zavallılar var ki.. Hiçbir şeyi hiç kimseden duymaya ihtiyacım yok! Bunca budalaca öğütleri o çokbilmişler vermedi mi? Uslanacak bir tür olmadık hiç.. Uslansaydık, bunca savaşa rağmen hala medya maymunlarının savaş senaryolarını dinlemezdik. Dünyayı anlamak için sakal uzatmaya gerek yok beyler.. İzleyin yeter.. Teknolojiye indirgediğimiz bu hayatta, doğa diye bir olgu var.. Betonlaşan zihniyetlerimizde kaybolmaya mahkûm ettiğimiz bu olgu, gün gelecek bizleri de yok edecek.. Aval aval gülebilirsiniz ya da çatır çatır sıçabilirsiniz. Bu sizin seçiminiz olur.. Ama ihtiyar kızılderiliye kulak asmamanızın cezasını çekeceksiniz. .  Sonrasında oturup demli bir cay içer ve tütünlerinizi tüttürerek aşk yaşayabilirsiniz.. Ama simdi uzatmalar oynanmakta ve 5-0 yeniliyoruz.. Ve şike yapmışız yani her turlu kaybedeceğiz. Adeta mahkumuz kaybetmeye.. Ve saha kenarında sinirinden kan ter içinde kalmış taraftar gibi yenile yenile gebereceğiz diye başlıyorsunuz protestoya.. Ki zaten bir şeyler ümüğünüzü sıkmadan eleştirmeye ve protestoya bulaşmazsınız.. Yarım kalmış romanların ezik hikâyelerinden öteye gidemeyen küçük karakterler olduğunuzu aynaya baktığınızda anlarsınız.. Ama silik ruhunuzu satılığa çıkarmışsınızdır bir kere.. Giyotine uzanan idamlıklar gibi ecel terleriyle varlık mücadelesi sürersiniz.. Yanılmışsınızdır ve belki de yanıltmışsınızdır birilerini..

Aynı hayatları sürüyoruz günümüzde.. Tekdüzeliğin popülerliğiyle var olduğunuz toplum seviyesini belirlemişsiniz.. Ve adeta yağmaladığınız hayatların diğer köşelerindeki yağmalananların farkında bile değilsiniz.  Bunca karmaşada trafik yoğunluğundan yakınıp karanlık odalarınızda huzursuz düzüşler peşinde yok olmaktasınız.. Yalan.. Yaşamınızın bütün yapı taşları, adeta bu kelimenin çevresinde dizilmiş bir şiir gibi..  Bu şiirin iç ahenginin bozukluğu genelin bakış açısı ele alındığında uyumsuz görünmüyor.. Ancak insan olma yetilerinin kriterleri devreye girdiğinde, ne denli kötü bir eser olduğu gözler önüne seriliyor.. Koca yalanların altında yaşanılan, kocaman yalanların esir ettiği bedenlere bakıp acımaktan başka ne yapabiliriz ki.. Bu düzlemi elimizden geldiğince engebeli bir duruma çevirmekten usanmıyoruz.. Ve battığımız o elzem bataklığın ılıklığına alışmayı seçiyoruz genellikle.. Böyle bir durumun ne denli sorun yüklü olduğu açık olmasına rağmen inandığımız o yalanlara yenilerini ekleyerek, adeta boku sidikle temizlemeye çalışıyoruz.. Onca gecenin ve günün geçen dakikalarının bana gösterdiği bu vahşete tanıklık etmek bile koca bir iç hesaplaşmaktan başka bir şey değil.. Ne yazık ki, yalınlığın huzurunu taşıyan bedenim başka büyüklükteki acılara ortak olmayı seçmiyor.. Ve gecenin uykusuna kapılıp yatıyorum..

KorsanKalem 00.40  06.09.13

Beğen