Menu

Hoşça kalın..

                İhtiyar, yatağına uzanmış kapıdaki bizlere bakıyordu.. Çağırdı eliyle.. Ve yanına gittik.. Önce her birimizi gözleriyle inceledi.. Yüzümüzde anlamsız telaşlarla bezenmiş hüzün katmanları.. Kimi fena kaptırmış, gözlerinden yaş bile süzülüyor.. Oysa iyi yaşamış ihtiyar, tam 93 yıl.. Oradakilerden hiçbirimizin bu kadar yaşayacağına inanmıyorum.. Ve sonra ihtiyarın boğaz hırıltısını işittik.. Boğazını temizledi  ve “Hiç yaşamamış olmayı yeğlerdim..” Yitip gitti ardından.. Toprağa kadar yanındaydık.. Ve henüz yaşım 13dü.. İlk o gün anladım bir halt etmediğini dünyanın..

                Bazı günler aklıma düşen kelimelerin ardından koşmaya başladım.. İlk adımda değişmişti hayatım.. Herkes o kadar iyiyken ben kötünün kötüsüydüm.. Ve başta kendim olmak üzere herkesten nefret ediyordum.. Bazen seçtiğimiz cümleleri bir kelime berbat eder ya, toplumu sanki ben kirletiyordum..

                Bir süre hastanelerin, ölümü bekleyen odalarında gönüllü hizmet verdim.. Herkes öyle yada böyle gülüyordu bu hayatta.. Ama bu odalarda gülüşlerden sonra ağlama seansları başlıyordu.. Nasıl olurda, bir insan nefret ettiği bu hayatta öleceği için üzülebilir ki.. Ama tutarsız yaşamları acınası durumlarıyla birleştiğinde bu tip sonuçlar çıkabiliyor..

                Milyonlarca insana gösteri yapan bir adamın karşısına dikilip, siktir lan oradan, siktir diyebilmelidir birileri.. Veyahut baskıcı rejimlerin iktidar sahiplerine, sonucu ne olursa olsun karşı gelebilmelidir..  Oysa şimdi elinde sigarayla çektiği fotoğrafları sosyal sikilmişliklerin içine atan bir delikanlılık var.. Yada bir fazla beğeniyle mutlu olan kızlar.. Yani ne dava, ne kavga ne de sevdalar adam gibi yaşanıyor günümüzde.. İki satır arasındaki bekleme aralarında yalnız kalıyorsun.. Böyle kalabalıklarla yürümektense, durağanlığı seçmeyi yeğlerim..

                Soğuk.. Sol bacağım uyuşur gibi oluyor.. Başıma derin ağrılar giriyor.. Yarı aydınlık bir odada oturup duruyorum.. Sikiş sokuş edebiyatı yaparak ne kadar anlamış, anlamlandırmış yaşıyorlar.. Alkol edebiyatı yaptığım olmuştur.. Ama hüznün gerekliliğiydi bir zamanlar içtiğim şişeler.. Şimdilerde yaşanan her hüzünde ağlama seansları teselli etmese de avunuyorum.. Zaten alkol de aynı şeyi yapmıyor mu?

                Bir kız geliyor küçük.. Daha sokağın soğuğunu bilmemiş.. İnsanın adisini görmemiş daha.. Yarının hüznünü tatmamış.. Dünün heyecanlarını, bugünün mantığıyla harmanlayıp seviyor, seviyor.. Yanılıyor.. Anlamıyor ve anlatamıyorum..

                Aslolan iyi olmaktı.. Kötü olmayı herkes becerebilir.. Çok iyi, kötü olunabilir pekala! Ama iyi olmak, doğru olmak, dimdik olmak zordur işte.. Sevdanın da, davanın da, kavganın da temiz olması yücedir.. Ölmek bir şey değil yani.. Yaşarken ölmeyi bilmek bir şeydir.. Bilinmez yada kavranılmaz.. Ama küçük hikayelerin şişirilmiş büyüklüklerini bir kenara bırakıp, büyük hikayelerde; büyük kavgaların, büyük aşkların, büyük davaların insanı olmak daha hoş geliyor bana..  Okumak, anlamak, sorgulamak çoğuna zor geliyor..

                Bugünden sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Hoşça kalın.. Görüşeceğiz..

KorsanKalem 14.12.2012 21.55

Beğen