Menu

İlaçlarımı saati saatine alıyorum; ama yine de mutlu değilim doktor bey..

                Ne yaptığımı bilmiyordum.. Anlamıyordum, anlatamıyordum.. Kendimden uzaklaşırken, kırık dökük bir  tekneyle ilerlediğimin farkındaydım.. Akıntıya kapılmıştım, batıyordum.. Kalbim kirli kanı damarlarıma pompaladıkça, çatıyordum kaşlarımı.. Ölüyordum.. Ağzıma kan kokusu geliyordu, kan kokusunu tadıyordum.. Başım dönüyordu.. Bir şeyler kopuyordu hissediyordum.. Bir hücre olabilirdi bu.. Bir hücrem yok oluyor olabilirdi o anda.. Bir şeyler eksildiği kesindi..

                Hep aynı terane! Hep aynı acı! Hep aynı koku.. Üç kuruşun peşinde bir ömür tüketirken, mutluluktan çok uzaktayım.. Saatim aynı saçmalıkta takılıp kalıyor.. Aynı yalnızlıkta yüreğim.. Ve sevme saadetlerinden milyonlarca kilometre ötedeyim.. Elimde beynimi uyuşturan bir sıvı.. Ve bir yandan yazma telaşı içindeyken, kirli bir evin mavi koltuklarında avunma çabalarındayım işte.. Hiç anlamlı gelmiyor yerde yuvalarlanan boş şişeler!

                Sıkıldım, kafamı dağıtacak, escort beylikdüzü
kafamı patlatacak bir şeyler yapmalıyım.. Yapamıyorum.. Aynı sıkıntılarla yaşıyorum, aynı darboğazlardan geçiyorum.. Fahişeler hala fahişe ve insanlar boş vermişlikleriyle var olmayı biliyorlar.. Duvarlar aynı matlıkla selamlıyor geceleri ve ardından sabahları.. Bu döngüden kurtulmam gerekli.. Yağmurda ıslanmam, karda donmam gerekli..

                Herkesin sustuğu yerlerde ağlayan çocuklardandık.. Herkesin yapmak isteyip de yapamadığı şeylerdi bizimkisi.. Şimdilerde  gülüşlerin ardından akan iki damla herkesin gözündeki.. Yine sadece bizler hüngür hüngür ağlıyoruz, her yerde..!  Utanmaya sıkılmaya ne hacet! Bağıra çağıra salya sümük ağlıyoruz..

                Algılanamayan değerlerimizi sorgulamaya ittiğiniz günden beri tiksinir olduk hep kendimizden.. Ergenlik sivilcelerimiz patlatılmıştı ve öğrenememiştik kravatların ince ayarlarını.. Öğrenemeyecektik! Okul kitaplarındaki yavanlıkla büyüdük bizler, lise talebeliğimiz çocukça geçti ama hiç de çocuk olamadık..

                Birçoğu delilikten dem vurup, psikiyatrilerde kuyruk bekliyor.. Tam, bir poşet hapla çıkıyorlar.. Bir poşet manyaklaştırıcı.. Robotlaştırıcı küçük haplar.. Dünyanın daha iyi olduğuna ve daha iyiye doğru gittiğimize inandırabilecek haplar.. İçtiğinde denizkenarında ufka dalmış gözler escort şirinevler
gibi bakan bir kaçık yaratıyor.. Kaçık olmak için hap içmeye gerek duymamalı insan!  “lustral kullanıyor gibiyim” dedi adam.. Bilmiyordum, hapları sevmezdim hiç.. Hemen sonra “psikiyatrı uzmanlarının sıklıkla hastalarına verdiği duygu düzenleyici bir ilaç”  olduğunu söyledi.. Bence duygular düzenlenemezdi bir kere dağıldıysa.. “o ilaçlar da bi işe yaramıyo zaten” dedi adam.. Güldüm.. Haklıydı bence de..

            Lanetliydi yaşamlarımız, iyiydik çünkü biz! Hep kayıplarımız bu yüzden oldu.. Bu yüzden kıçı açık gezdik soğukta.. Lokanta önlerinde iç çekişlerimiz hep bu yüzdendi.. Çok istemedik mutluluğu bile.. Zaten uygun görülmeyecekti isteklerimiz.. Tok gözlü olduk, aç gözlülerin savaşlarında yitip gitti bedenlerimiz..

            Gecenin ilerleyen saatlerinde, bitmiş olan içeceklerin hüznüyle soğuk yataklara çekilme süreci yaşar çoğumuz.. Kimi düzenli ve yapay bir hayat yaşar.. Ve yaşadığı hayatın mükemmeliyetini öve öve bitiremez.. Ben onlardan olamadım hiç.. Basit sevgi skeçlerini göstere göstere yaşamadım.. Pantolonumun düğmesi kopuktu, ceketimin cebi yırtıktı.. Topallıyordum bazen, diz kapağımın dayanılmaz ağrılarından ötürü.. Yani güldüysem hakkıyla güldüm hep.. Ağlamanın hakkını hep verdik zaten.. Düşmekten de ölmekten de korkmadım.. Yaşamam gerektiği gibi değil istediğim gibi yaşadım.. Bütün meselem bu!

KorsanKalem 01.11.12 01.01

Beğen  
Önceki Yazı
Sonraki Yazı