Menu

Kalın Kabukların Altında, Korkak Bir Kaplumbağa..

 

Kaplumbagaİçimizde saçma bir yarım kalmışlık hissi yaşatıyoruz.. Saçma diyorum zira yarım yaşıyoruz her şeyi ve içimizdekinin de yarıma dahil olması şaşırtıcı olmamalı.. Üç bilinmeyenli değil beş bilinmeyenli bir denklem bu.. Bazen insanlar bir şey yaparlar ve hiçbir nedeni yoktur bunun.. Misal bir intiharın birçok nedeni olduğu söylense de, nefes alan bir bireyin intihar etmesi kadar saçma bir şey yoktur.. Bir nedeni yoktur insanın ölmek için.. İnsan en çok yaşamayı sever.. Ama sadece nefret ettiği bir yaşamı vardır.. Bu yüzden başkalarına öykünerek yaşamını sürdürür.. İntiharın bir felsefesi olduğunu söyleyenler sadece zırvalamaktadırlar.. Öldürmenin bir felsefesi vardır; ama ölmenin bir felsefesi yoktur..

Zaman bize olmaz diyebileceğimiz her şeyin olduğunu gösteren önemli bir hınç kaynağı.. Ve insanlar bunca kötülük içinde yapılan ufak iyilikleri görmekten aciz.. İyi şeyler söylemek, kötü şeyler işitmemize neden oluyor ve bir süre sonra kalın kabuklarımızın altında zayıf kaplumbağalara dönüşüyoruz.. Evet! Her birimiz buruşuk tenlerimizle kaplumbağayı andırıyoruz.. Her şeye acizliğimizle yaklaşan korkak ve yaralı hayvanlarız..

Kırmızı ışığın büyüsü beni hep olup olmadık hayallere ve yaralarımın olduğu hikayelere döndürüyor.. Bu yüzden bir zaman makinesi icat edilse, muhtemelen kullanılan ışıklar kırmızı olurdu diye düşünüyorum.. Bir halt etmeyen fikirlerime bir yenisini daha katmaktan ve bunca kelimemi çalan gerçeklikten müzdaribim.. Yapılamayan düşlerin saçma sapan gelecek beklentilerimin ve etrafımı kuşatmış şehir efsanelerinin yenik savaşçısıyım ben.. İnce ince çalan hüzünlü ezgilere, dudaklarımı ısırarak eşlik ediyorum.. Sonunda yine kendi kendimi kanatan ben oluyorum.. Bunca yıllık mazoşistlik tecrübelerim arasında var olan ölüm dürtülerini ve yaşam hırslarını, kelimelerin o heceli yapısına yükleyip kendi sırtımdakilerden kurtulmak niyetindeyim..

Birileri saçma ahenklerle yaptıklarının efsane edebiyat olduğunun belirtse de, ben yokluğun içinde var oluyorum.. Geceleri sevişen komşularımın iniltilerine uyanıp, için için kıskanıyorum hazza ermiş kadın ve erkek bedenlerini.. Az biraz nü tabloların doğallıktan uzak ahengini izlerken, ağzı bozuk edebiyat dehalarının yakaladığı sanat zirvelerine gözyaşlarımla bakıyorum.. Sanatın içinde her şeyin olması gerektiği gibi gerçek nitelikleriyle olmasının yegane savunucusuyum.. Pornocunun olmadığı bir arka sokak düşleyemiyorum, ya da temiz sokakların..

Bunca yıllık yaşam serüvenini bir kenara itip ölümü beklemek kadar saçma bir beklentiyi kafamdan atalı çok oldu.. Ayrıca öldürmeyi düşlediğim yüzlerce yüz tanıdım.. Biliyorum hiçbir suikastım başarılı olamayacak; ama zaten başarmak istemediğim için yazmaya başlamıştım.. Başarısızlıkların, bedenimin her yerini kuşatmış olması umurumda bile değil.. Sadece yazıyorum, sadece yaşıyorum..

KorsanKalem 24.11.2013 12.55

Beğen  
Etiketler