Menu

Kısa cümlelerin boyunduruğu altında

kjkjkjkjk

Bu gün perşembe… Perşembe de perişan bir şekilde geçiyor. Yıkılan duvarlara inat, yeni duvarlar dikilir. Bir bayrak gönderden iner ve yeni bir bayrak çekilir saygı duruşları eşliğinde. İnsan savaşır durur, sıkılmaz. Çocuklar bu gün de vurulur ve bir kadın daha insanlığımı utandıran bir cani tarafından kirletilir. Karanlık sokakların kiri, gün ışığında apaçık görünmektedir. Başımız eğik geçeriz bu yollardan. Görmeye tahammül edemeyiz. Görmek acıtır, duymak ve hissetmek… Dokunduğum tüm yaralar kanar durur. Ve dünya tüm çiçeklere rağmen pis kokar. Bir süre sonra beş duyusunu yitirmeye başlar insanlar. Yaşlandıklarından değildir bu! Ruhsuzluktur bunun sebebi. Ruhsuzlaşırsan; görmez, duymaz, işitmez, koklamaz ve hissetmezsin. Sabit bir hayatın olur. Yolda yürürken yere bakar gözlerin, ya da bir telefon tüm iletişimi koparır insanlarla yaşam arasındaki. Kaçak dövüşür günümüz insanları. Gizliden yürür. Karanlık kaplar içini, ama parıltılı elbiseler vardır üzerinde. Kapıların ardında yaşananlarla, sokaktakiler arasında dağlarca fark vardır. Herkes oynar. Herkes rolünü çok iyi oynar. Ve temeline baktığında herkes masumdur. Oysa masumiyet, milattan önceki yıllardan birinde unutuldu.

Zaman geçiyor ve bugün Perşembe. Perişanlık halindeyiz. Perişanız. Kısa cümleler aklımdakilerinden bihaber. Aklımda çok uzun fikirler var. Ama ömrüm yetmeyecek. Ömür hiç yetmez zaten…

KorsanKalem 09.07.15 11.58 (okuyorsanız e-posta falan atın, kaç kişi kaldık şu dünyada?)

Beğen