Menu

Kişisel bir mesele bu

10346600_10204469398004698_838995719872959342_n

Kaldırımda basit bir yürüyüşü bile sürdüremeyenlerin kafasından bir tane sipariş etmeliyim. Ve hatta yedek olsun diye iki tane. İki değişik kafayla hayatımı meşgul etmekte çekinmeyeceğim. Bulutların terk ettiği bir gecede, yıldızlarla sevişir gibi yapıp, ne kadar daha delirebileceğim hakkında yorumlarda bulunacağım. Basit bir denklem değil yaşadıklarım. Karmaşık bilmem kaç dereceli bir şey! Rakı içiyorum. Günaha davet ediyor muyum bunu yazınca? Ben kimseyi bir şey yapmaya zorlayamam. Çok susuyorum bugünlerde. Anlamadığım şeyleri kafama takmıyorum. Ama yaşamak istediğim bu değil. Yaşamak istediğimin ne olduğu da muamma. Bir sürü kitapla birlikte bir sürü dert bekliyor beni. Çok yoruldum. İçtenlikle söyleyebilirim bunu. Bir denizde eski bir gemiye ne kadar kızıyorsam, kendime de o denli kızıyorum. Ve bu metni dönüp bir daha okumayacağım. Bu metin hiçbir derde deva olmaz. Dünyanın sayısız sorunundan birisiyim. İyi bir adam olduğum söylenir durur, kendime iyi gelemiyorum. Çokça vakit geçip gidiyor hikâyeler. Tutamıyorum cümlelerimi ve her geçen gün daha da batıyorum karanlığa. Ne güzel şarkılar var şu hayatta. Ne güzel kadınlar. Ve erkekler ne boktan! Birkaç güzel adam tanıdım, hepsine de uzağım şimdi. Bir sürü kadın tanıdım canımı yaktılar çokça. Belki ben de yakmışımdır bilmiyorum. Ama isteyerek olmamıştır. Ben güzel düşler kurarken yarım kalıyorum hep. Bir kuş gibi özgürce uçarken vuruluyorum. Ve ölmüyorum da! Kızdığım şey bu işte! Yaralı kalmaktan yoruldum ben. Nefes almak ciğerlerimi yakıyor. Düştüğümde orada kalmalıyım. Tam orada son nefesimi vermeliyim. Koskoca yataklarda bir başımıza yanılıyoruz. Gece telaşesi, gündüz bıkkınlığı, damlatan çeşmeler, ilgi bekleyen su kaplumbağaları ve kendimi anlamayan ben. Nasıl bir hikâyenin ortasında kaldım ben? Riyakârlık bu, nefes alamadan yaşamak da ne? Kederli. Bu yetersiz, anlatamıyorum, halimi anlatacak bir kelime üretilmeli..

Susmak geçiyor içimden. Sakin bir denizde, zayıf bir balıkçı gibi hem de.. Boş soda şişelerinin yeşilliğinde ve rakı beyazlığında bir susmaktan bahsediyorum. Yanılıyor muyum ne? Darılıyor muyum yoksa yeni baştan âşık mı oluyorum. Bu şiirler karın doyurmuyor ve borçlarım birikiyor. Bir bankanın para sayma makinesindeki keder gibi bir şey bu. Garip değil, tam bir muamma! Ama yazık oluyor her şeye! Yükselen asansörler gibiyim, alçalan bedenim! Bir toprak kokusundaki hüznü katık ettim, yola çıkıyorum. Ah diyorum; Didem Madak’a sarılıyorum. Orada Tezer Özlü somurtuyor ve Ona koşturuyorum. Bunca dostum var, uzaktalar her biri. Bunca aşkım var ölmüşler toprak altında.. Bunca adam tanıdım, oturup rakı bile içemiyoruz. Nedir? Olayımız?

Affola; anlatmak istediğim onca şey varken, henüz pek de bir şey söylememiş olmaktan utanıyorum.  Dostlarım çok uzakta ve mutluluğun ırzına geçilmiş. Evet, çöktüğüm her ne ise; sustuğum da bu yüzden. Kişisel bir mesele bu, kelimeleri karıştırmak istemem..

KorsanKalem 21.50 25.12.14

Beğen