Menu

Milat

Milat

Pandemi ve Yeni Dünya Düşü

Olasılıklar çoğunlukla can sıkar. Dünyanın sonunu tasvir eden her hikâye, bencilliğimizin sonucu olarak yazılabilmiştir. Yani nasıl bir son olursa olsun, sebep doyuramadığımız o bencil yanımızdandır. Şimdi çevremdeki koşturmacalara, televizyon ekranlarına, sosyal medya platformlarına ve aynaya baktığımda derin bir korku görüyorum. Bir olasılığın ete kemiğe bürünüp tüm dünyayı sarmasının şokundayım. Daha önceleri başka felaketlere göz ucuyla bakıp farklı coğrafyalarda -güvenli alanımdan uzakta- olmasından kaynaklı idrak edemediğim -edemediğimiz- kaos halinin bizzat içindeyiz. Olasılık dâhilinde olan ve canlı organizmaların çokça ve belki de bir döngü içinde yaşadığı –yaşayabileceği- bir yaşam savaşı…

Birçok komplo teorisi ve fikir ortaya atılıyor. Doğru olabilir elbette. Ama doğru olup olmamasının inanın hiçbir önemi yok… Bence önemli olan, ne olduğu… Yani şuan yaşanan şeyi bir bütün olarak ele alabilmemiz gerekli. Evet, hiç planda yokken çıkıp gelen bir virüs ve değişen hayatlarımız…  Evlerden çıkamayan insanlar, hayatını kaybeden insanlar, karantinalar, sıkıyönetimler… Salgın tüm dünyaya usul usul yayıldı ve distopik bir yapının içinde bulduk kendimizi… Çok garip ama dünyadaki hiçbir yerin güvenli olduğunu söyleyemiyoruz. Zengin de fakir de evinde durmak zorunda. Çinli de Alman da bu mücadelenin içinde…

Peki gerçekten bu var olma savaşı, salgınla mı ortaya çıktı? Bence bu salgın, yaşadığımız mücadelenin hızlandırılmış bir versiyonudur. Niye diyeceksiniz, “Biz güzel bir şekilde yaşıyorduk eskiden…” Sahi eskiden güzel bir şekilde yaşıyor muyduk? Gıdanın, artan talebi karşılaması adına yaşadığı bozulmalar; hayvansal gıdaların üretim sürecindeki yapılmakta olan kirli oyunlar; suyun ve toprağın hızla kirletilmesi; farklı ekonomik yapıların yarattığı sömürü düzeni; gelir dağılımındaki yaşanan adaletsizlik ve bunun yarattığı insanlık sorunları; varoluşumuzdan bu güne vazgeçemediğimiz savaş oyunları; ormanların ve hayvanların katledilmesi; verimli toprakların betonarme yapılarla kaplanması, doğal kaynakların hoyratça kullanılması; tükenen insani bilinç; açlık ve sefalet; obezite ve lüks yaşam… Sahi güzel bir dünyaya ve yaşama sahip miydik? Ağır ağır tükettiğimiz bu dünya, sizce coronavirüs kapımızı çalmasa daha ne kadar ayakta kalırdı? Hangi meteor son verirdi bu çılgınlığa? Ya da hangi savaşla kapatırdık şalteri? Bu adil olmayan düzen, hangi isyanı bekliyordu? Hangimiz böyle bir dünyada yaşamak istiyorduk eskiden? Şimdi özlemle andığımız eski günlerde gerçekten çok mu mutluyduk? “En azından” ile başlayacak cümlelerinizi duyar gibi oluyorum. Azı çoğu yok! Kandırmayın kendinizi… Beni kandırmaya çalışmayın…

Fazla mı yüklendim sizlere? Kızmayın, kırılmayın lütfen… Kafamın içinde dönüp duran ve sordukça daha da sinirlendiğim sorular ve sorunları ortaya saçıyorum sadece… Merak etmeyin, bu virüsün bir şekilde üstesinden geleceğiz. Evet, hüzünlü hikâyelerimiz olacak geride bıraktığımız. Belki de sevdiğimiz insanları hiç hayal bile etmediğimiz bir olaydan dolayı kaybedeceğiz. Psikolojik sorunlar, toplumsal çözülmeler yaşayacağız. Ama üstesinden geleceğiz. Çünkü yaşam bir şekilde yeniden başlama kabiliyetine sahiptir. Bir sürü yıkıma karşın, o ilk günün cesaretine sahibiz. Pek çok kez çeşitli nedenlerle başardık bunu. Yine başaracağız.

Peki, o ilk gün ne yapacağız? Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz? Daha önceki gibi bir kaosun uyumlusu mu olacağız? Yoksa yaşananlardan ders alıp yaşama ve yaşayan her şeye saygı duyan bir sistemin mi parçası olacağız? Uyumlu, barışmış ve naif bir hikâyeye mi evirilecek yaşamlarımız? Adil olanın mı tarafında olacağız?

Bana sorarsanız, ben yeni bir dünyada yaşamak istiyorum. Hırsların, bencilliklerin olmadığı ve herkesin payına düşen dersi aldığı ve ona göre yeniden başladığı bir dünyada… Mutlu olmak istiyorum ve mutluluğumu başkalarının mutsuzluklarına borçlu olmak istemiyorum. Toprağa, ağaca, hayvanlara, yani bu dünyaya saygı duyan bir şekilde yaşamak istiyorum. Yıkıma değil uyuma inanıyorum. Bir arada yaşamın huzuruna erişmek istiyorum ve gerçekten bunu başarabileceğimize inanıyorum. Bu yaşanılan şeyin, derin bir anlamı var. Dünyanın bize yaptığı bir uyarı… Belki de son uyarı bu… Değerlendirmemiz lazım… Önce kendimizin, sonra çevremizdekilerin ve tüm insanlığın önünde önemli bir sınav var. Bir milat olarak görüyorum. Her şeyin yeni baştan oluştuğu ve iyileştiği bir milat…

İnstagram hesabımı da takip edebilirsiniz.

Milat

Beğen