Menu

Ölüm yazıları-1

Onca yılın biriktirdiği kirin yanında, ilk doğduğum günden baya bir eksik olmalıyım..  Ömür tüketiciler hayatın her köşesini işgal etmiş vaziyette olduğundan, çok da mücadele etme şansına sahip değiliz.. Gecenin dinginliğini kavramakta güçlük çeken çiftler geçiyor yanımdan.. Ve önümdeki çeşmeden su damlıyor belli aralıklarla.. Bir köpek kaldırıma sıçıyor ve bir iniltiyi andıran uğuldama işitiyor kulaklarım.. Her şeyden bir haber insanların yanımdan geçip gitmeleri çok ilginç.. İnsanların vurdumduymazlığı nedeniyle yiten ömürlerin varlığı dehşete düşürüyor içimi.. Gece gelen ürperti üzerine konuşabileceğim bir alime ihtiyacım olduğu kanısı sabit bir fikir olarak beynimin bir köşesinde hep var ve bunu daha demin, gelen ürperişle bir kez daha hatırladım.. Sonra daldığım mezarı tekrar düşünmeye başladım.. Soyutlanmıştım o andan.. Ve beni uyandırabilecek tek şey belki de birkaç yağmur tanesiydi.. Çok geçmeden üzerime düşmeye başladılar.. Birer ikişer..  Oldum olası sevdim yağmurları.. Değişik duygulara yelken açmamı sağlıyor.. Doğanın insanlık üzerine gözyaşı döküşü..  Gece yarıları kıs kıs sevişenler olur.. Karanlıkta ve neyin nerede olduğunu görmeden.. Ayıp addedilenlerin görünmesinden sakındıkları için ruhsuzca yok edilen zamanlar.. Bu beni ilgilendirmez.. Bu kimi ilgilendirir onu da bilemem..

Katran karası içtiğim şekersiz çaylarla ayakta kalıyorum.. Ya da hiç tat alamadığım sade kahveyle.. Kusmak gibi bir şey bu.. Bir yanıyla ölmeyi bile çağrıştırıyor.. Ama idare etmem gerektiğini biliyorum.. İdareten yaşanan ömürlerden biriyim.. Yok olma korkularıyla yaşayıp, bir sefil gibi ölecek olmak.. Ve küçük yaştan itibaren toplumun dikta ettiği ne varsa bu süremcemede resmi bir otoriteyle yapmak çok acımasız değil mi? Toplumları yöneten bu soğuk hava tabakalarının sahip olduğu gücü akıl ve hayalimizin algılaması, kabullenmesi mümkün bile değil.. Onları insan olarak nitelersek eğer, biz olsa olsak karasinek olurduk.. O kadar vahim bir haldeyiz yani..

Bunca yazık edilen yılların ardından bir trene atlar gibi uzaklaşıyordum.. Hangi istasyonda ineceğimi, ne yöne gideceğimi hiç bilmiyordum.. Sokaklarda yatabilirdim, saldırıya uğrayabilirdim ve bir köşe başında ölmüş bedenime, kimsenin umursamadığı o korkunç sinekler konabilirlerdi.. Bu bir son için hiç hoş olmazdı.. Dönüp dolaşacağım yer yine aynı huzursuz ölü kentten başkası olmayacaktı.. Bu kent tabutlarla doluydu ve mezarların içleri henüz dolmamıştı..  Serviler de ufacıktı henüz..  Zaman servileri uzattı, mezarları da doldurdu.. Bu denklemin tiksinilecek pek çok yanı var ne yazık ki.. Ama gerçeğin böyle bir etkisi olduğunu birçok bilim insanı keşfetmiştir.. Gerçekten kaçmanın en mantıklı şey olduğu kanısına varan toplumlar da, sosyal manyaklıklara kendi özünü sunup, kalabalıklar içinde yok olmayı beyefendilik-hanımefendilik olarak adlandırıp yaşamayı sürdürmüşlerdir.. Tabi böyle yaşamak ile ilgili cümle bile kurmaya gerek duymuyorum..

Tanıdığımızı sandığımız herkes yalan söylüyor.. İnsanlar daima konuşuyorlar ve bu koca koca sözcükleri anlamakta güçlük çekiyorum.. Geceyi anlarım, gündüzü de öyle ama bir sohbetin en can alıcı noktasında, dünyanın ne işe yaradığını sorgulamaktan kendimi alamam.. Kafamı kurcalayan onlarca sorunun hiç verilemeyecek cevapları üzerine düşündüğüm olur ve bu beni ne ileri ne de geri götürür.. Ben hep aynı yerdeyimdir.. İnsanlar ve attıkları palavralar değişir.. Ve hala dinliyorsak ya gerçekten inanmışızdır ya da çok yalnızızdır..

İki sarhoş sarmaş dolaş sokağa girer.. “Aman yolla İstanbul’a yolla..”  Tuttururlar bir şarkı.. Bağırıp çağırırlar bir süre.. Ve gece biter..  Hayatın kısa tatlarını yakalamaya uğraşırsak eğer bir şeyler değişir.. Yok eğer kurallar, kapılar, surlar varsa eğer hayatımızda, savaş meydanlarındaki ucuz kahramanlık hikayelerinden birine sahibizdir.. Ya şehit olacağız ya da gazi.. Bok yoluna giden Niyazi..

Konuşulacak zamanlarda susarak sonlandırmıştık gençliğimizi ve büyüdüğümüzde çevremizin tel örgülerini aşamamışken daha başka esirlere dolandık durduk.. Küçük özgürlüklerle avunan gönlümüzü, ihtiyarlaştıran o kısa süreye ölmeden önce son bir küfür ettik hepsi bu.. Hayat memat..

KorsanKalem 02.15 03.08.13

Beğen  
Sonraki Yazı