Menu

Öyle gecelerde, öyle anlar olur ki; hayatının hiç bir anında aklından çıkaramazsın.. Ve ölümler, düğünlerle iç içedir bu hayatta.. KK

ölVe sen istediğin kadar yıka, parlat, cilala hayatı; biri gelip tosyalayacaktır tam ortasından.. Bunca yıldır verdiğin emeği heba edecektir yani.. Sırf böyle anları bekleyen milyonlarca insan var.. Köşelerine sinip o anı bekleyen yok ediciler..  Bitmek bilmeyen koşturmacaların ardından beklediğimiz o mutlu yaşamın içine edenler var..

Yağan yağmurlar getirmiştir bu dünyaya hüznü.. O günden beri hüzünle, insan ömrü yan yana yol almıştır bu koca yolda.. İnsan hep geç kaldığını düşünür. Oysa hiçbir şey için geç kalınmamıştır. Nefes almayı sürdürdüğümüz sürece, kaçırılanı yakalama ümidini taşımalıyız. Ruhsal buhranlar ve ardından gelen bitmişlik halinden derhal kurtulmak ve devam etmek gerekir yaşamaya.. Ruh bir yere gitmez aslında, kalbin odacıklarından birinde saklanır sadece.. Ve yine onu gün yüzüne çıkaracak olan insanın kendisidir..

Her şeyi basite indirgemeye çalışıyoruz. Zorlukların olmadığı bir dünya düşünsenize! Çok kolay elde edilebiliyor her şey.. Bana kalırsa çekilmez olan basite indirgemeye çalıştığımız her şeydir! Her şeyi basite indirgeme hastalığımızdan ötürü sıradanlaştı sevdalar.. Şimdilerde aynı güller veriliyor, aynı şiirler okunuyor ve aynı gülüşlerle terk ediyor insanlar.. Kimseyi tanımıyoruz; karşı komşumuzu, bakkalın oğlunu, yan mahalledeki ünlü bir yazarı, sevdiğimiz kadını.. Aynaya bakıp koca evlere hapsediyoruz bedenlerimizi.. Aklım almıyor saatlerce izlenen kanalların yayınladıkları o aptal programları.. Ve milyonların peşinden koştuğu sözde yıldızları.. Oysa benim bildiğim yıldızlar gökyüzünde olur ve hiç ulaşılmaz..

Zaman eski zaman değil biliyorum. Kötü olan her anın ardından çocukluğumu düşlüyorum. Ve çocukluğumdan bana kalan hayallerden gitgide uzaklaşıyorum. Umutsuzlaşıyorum.. Daha çok ağlıyorum, daha az gülüyorum. Daha şimdiden dişlerim problemli ve hafif kamburum.. Sevimsiz bir ihtiyar olacağım açık ve erken yaşlanacağım.. İçimin 180 yaşında olduğunu söylemeden edemeyeceğim.. Rastlantılara inanmam ve kadere de öyle.. Basit denklemler üzerine kurulu sanal bir yaşanmışlıktır bizimkisi.. Daima yorgundum, göz kapaklarım da artık bu yorgunluğa dahil oldu.. Ve mutlak bir romatizma hastasıyım.. Böbreğimle olan münasebetim ortaokula dayanır.. Belki de aileden gelen en büyük çalımdır bana ya da apış arası yediğim bir gol.. Önemsemedim gülmeyi ya da son model bir arabaya binmeyi.. Paranın çoğunu da azını da gördüm.. Fındık topladım Ordu’da bir yıl, diğer yıl Burhaniye’de zeytin.. Bir sene pompacıydım bir benzinlikte, öteki sene demir doğramacıda çırak.. Berberliği de sevdim bir yıl, sakal tıraşlarıyla.. Nihayetinde çok şey olup hiçbir şey olamadan çıktım.. Günler geçiyordu, aylar, yıllar.. Aradaki zaman periyotlarını saymak bile istemiyorum.. Nihayetinde iç burukluklarımla birlikte ölüyorum.. Bu bedensel olmasa bile ruhsal bir ölüm.. Ve bundan sonrası yok..

Küçük tınılar ilişiyor kimi zaman kulaklarıma.. Ben iyi şeyler söylemek istiyorum.. Onlar kötü duyuyor.. Ben iyilikler yapmak istiyorum, onlarsa çok kötü.. Çözemiyorum bu denklemi.. Bu karmaşada boğuluyorum. Ve her gün gördüğüm o yüzlerin, varlığını sorguluyorum.. Öyle iğrenç yüzler kazındı ki benliğime.. Bazı zamanlar aklıma gelmesiyle midemin bulanması bir oluyor..  Biliyorum.. Hissediyorum. Herkesin iğrendiği, kötü insanlar var şu hayatta.. Sormak isterdim, bilmek isterdim neden kötü olduklarını.. Ama hep birileri suçludur, hep birileri suçlanır.. İnsan kendi elleriyle mahveder hayatını; ama başkasını suçlar bunun sebebi olarak.. Oysa herkes kendi kuyusunu kazmaktadır.. Yazdığım, söylediğim her söz ilmik ilmik dolanırken boynuma; bunu daha net ortaya koyabiliyorum..

Şimdi kötü demlenmiş bir çayı afiyetle yudumluyorum.. Biz iyisini aramadık hiç. Var olanla yetinmesini ve mutlu görünmesini bildik.. Bedenim üç yüz yıllık bir yorgunluğun içinde ve aklım bombalanan topraklarda.. Yiten çocukların bedenleri ya da gelecekleri değil aslında.. Yiten çocukların masum oyunları.. Bir gün kıyamet kopacaksa eğer, çocukların oynamak isteyecekleri oyun kalmadığında gerçekleşecektir! Ne din ne başka bir şeyden kopar kıyamet.. Kopsa kopsa o koca yürekli ince bilekli çocukların oyunları son bulduğunda kopar!

Ne demiş koca yürekli Mavi Gözlü Dev?:

Koşuyor altı yaşında bir oğlan,

uçurtması geçiyor ağaçlardan,

siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.

Çocuklara kıymayın efendiler.

Bulutlar adam öldürmesin.

 

Nazım Hikmet RAN      ”

 

KorsanKalem  22.30 08.11.13

 


																	
Beğen