Yediğimiz Küfürler Sonunu getiremediğim hikâyelerin sorumluluğunu, baştaki cümlelere yükledim. Ansızın beliren eşsiz bir doğa olayı gibi bir fısıltıydı her bir cümle… Bazen bu fısıltıya kulak kabartsam da çoğunlukla gelip geçen bir misafire dönüşüyor. Arkasından bile bakamıyorum. Unuttuğum onlarca detayı gerçekten...
Benim dengemi bozmayın!
*Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Ama sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş Ama sizin adınız ne Benim...
Karanlık Odalarında Ölümü Bekleyenler Gizli Örgütü
Olmasını istediklerimiz, olmayacak düşler olsa da; istemek en güzel şey bu dünyada! Olmasını istediğimiz şeylerin, olmayacağının farkına vardığımız anda ise derin bir hüzün kaplıyor içimizi. Bu eşyanın tabiatından geliyor. Hayatın garip oyunlarından… Güzel bir hayat kurmak, güzel bir hikâye yazmaya...
Belaların boyunduruğu altında..
İnsan kendi ittiği bir insanı düştü diye sorguluyorsa, büyük bir yanılgı vardır ortada. Ben tüm yalınlığımla kalbimi açtım ve sonuçta sevgisiz bırakıldım. Ama benim bundan sonra yaşadığım hiçbir şeyi sorgulanmaz kıldı bu durum. Yani artık bir kuştan daha da özgürdüm....
Garip Yaşamlar-1
Kıyısında yürüdüğün uçurum kenarında tanıdım seni.. Minicik ellerin, tir tir titriyordu.. Ve ben bir an bile tereddüt etmeden sevdim seni. Hiç çelişmeden kafamdakiler, aşık oldum. O an sen düşecektin ve ardından atlayacaktım ben de.. Ya da bir hareketimle çekip alacaktım...