Sonra her şey oturdu yerine… Bu döngüye kapılan, kendine yer bulan her canlı bu karmaşanın bir şekilde durulduğunu görecektir. Cansız bedenimi yanı başımda gördüğümde tepkisizdim. Bu duruma ortalama her insan alışıktır zaten. Çünkü ölümün sonucunda olabilecek tüm ihtimalleri düşünmüş, bunlar...
Son Bulan – Bölüm 2: Öncesinin bilinmezliğini kuşanan, sonrasının bilgesi olamaz…
Bir süre sonra, acı siliniyor. Sanırım bedenimdeki kan bitmek üzere… Kalbimin ağır aksak ritmi, güçlü bir davuldan alıntılanmış gibi. Gözlerimi kontrol edememeye başladım. Bunlar son anlarım… Öncesinde hissettiğim soğuk, yerini soba sıcaklığına bırakmış. O an, annemin evdeki sobanın üzerinde pişirdiği...
Son Bulan – Bölüm 1: Nefes, anlık ihtimallerin toplamıdır…
Birbiri ardına yıkılan ağaçlar, koca bir ormanı tüketirken; ben sazlıklarda bilinmeyen bir şarkının ilk mısralarının yasını tutuyordum. Hep böyle miydim, yoksa zaman denilen küsuratları mı çok önemsemiştim bilmiyorum. Ama yırtık pantolonla kurulan, bir yazarın düşlerinde doğrulan ya da tam doğrulacakken,...
Planlanmış Aksilikler
Planlanmış Aksilikler Sefalet ve rehavet içindeki toplumlar, ayrılık tohumları ve savaşlar… Bana kalırsa, medeniyet toplu ölümlerden kurtulmuş kazazedeler toplamından ibaret. Tarihin kansız tek bir sayfası yok. Yırtılmış sayfaları saklayanlar da katiller cemiyetine üye! Ansızın çıkıp gelen bir kaçma isteği var...
Evlerin kederli kaderi…
Evlerin kederli kaderi… Evleri insanlar yapar. Evlerin kaderlerini de yine insanlar belirler. Mesela, ben bu yaşıma kadar onlarca ev değiştirdim. Onlarca evin duvarlarında, pencere kenarlarında, balkon demirlerinde, mutfak dolaplarında bıraktım parmak izlerimi. Ne kadar temizlerse temizlesinler, duvarlarını onlarca kat boyasınlar;...
Düşmeyeceksin, düşleyeceksin…
Düşmeyeceksin… Düşmeyeceksin… Düşmeyeceksin… Dedim kendime… Düşmeyeceksin… Deniz dalgalarını vuruyordu sahile… Düşmeyeceksin… Ve sen türlü kararlılıklarla, dikine dikine yürüyorken şu hayatta ve sevdiklerin olanca inancıyla ve belki de derin kaygılarla ardında duruyorsa ve sen bilginle ve de görgünle ve hatta ilk...
Benim dengemi bozmayın!
*Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Ama sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş Ama sizin adınız ne Benim...
Karanlık Odalarında Ölümü Bekleyenler Gizli Örgütü
Olmasını istediklerimiz, olmayacak düşler olsa da; istemek en güzel şey bu dünyada! Olmasını istediğimiz şeylerin, olmayacağının farkına vardığımız anda ise derin bir hüzün kaplıyor içimizi. Bu eşyanın tabiatından geliyor. Hayatın garip oyunlarından… Güzel bir hayat kurmak, güzel bir hikâye yazmaya...
Hayat Bayram Olsa…
Hani bir şarkı var ya: Şu dünyadaki en mutlu kişi Mutluluk verendir Şu dünyadaki sevilen kişi Sevmeyi bilendir Şu dünyadaki en bilge kişi Kendini bilendir Şu dünyadaki en soylu kişi İnsafa gelendir Bütün dünya buna inansa Bir inansa hayat bayram...
Gökçelikler
Seni hiç tanımadan sevdim ben, Sesini hiç duymadı kulaklarım, Ellerim ellerine dokunmadı henüz, Gözlerin ne renk onu da bilmem. Ama kalbim senin için, seninle beraber atmakta Adını biliyorum, Adın Gökçe, Ve seni seviyorum Yüzünü hiç görmesem de, Kalbinin ritmini dinliyorum…...
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Boş bir sayfaya bakıyorum bir saattir. Solitare oynadım, ardından Freecel… Neden yapıyorum bunu bilmiyorum. Zamanımı bu iki oyunla baya harcadığımı düşünüyorum. Ya da zaman öyle ya da böyle geçiyor işte. Durduğunu gören oldu mu bilmiyorum. Gelip geçici yaşanmışlıklar üzerine kurulu...
Keşke olmasaydı bu şarkılar
Bir dağın zirvesi, Bir düşün kırığı, Bir yangının alevi, Kaldı elimizde… Yaşadıklarımızı düşünüyorum da, Ne düşkünmüşüz birbirimize.. Parmak uçlarına bile anlamlar yüklemişim! Keşke diyorum, Keşke bu şarkılar olmasaymış! Bir çölde doğsaymışım mesela; Seraplarla bezeli bir ömürde, Kendimi şeyh ilan etseymişim.....
Yolların kattıkları…
Uzun yollar beni hep sahil kenarına çıkardı. Geceleri uzun uzun seyrettim denizi. Kokusunu içime çektim. Her şehrin sahilinde ayrı bir koku çalındı burnuma. Garip aslında. Ama çok da önemli değil. Işıltılı dünyaları bir kenara ittim bu yolculuğun sonunda. Kıyıda köşede...
Aciz
Tutarlı olamıyorum ne yaparsam yapayım. Mesela sigara izmaritlerini kimi zaman atmasam da yere çoğu zaman fırlatıp atıyorum umursamazca! Bir umut yaşıyorken dünyada, umutsuzluğun dibinde buluyorum ellerimi Ki ellerim dokunmaya kıyamaz çiçeklere… Yüzüme bakıyorum uzun uzun, çizgilerin anlattığı derin kederlerle yüzleşiyorum....
Bir nehir kana bulanır
İçinden şiirler akan bir nehirim ben, Apansız ölüp giden bir mısrayım. Tutuşmuş evim, yanmışım. Amansız bir kavgaya kapılmışım. Oyuncağı kırılmış bir çocuğum ben, yitip gitmiş oyunlarım eski bir mahalle kahvesinde. Küçük bir kıza tutulmuş, ve kocaman bir adam olmuşum bir...
Koca Koca Adamlar ve Masaya Düşen Damlalar !
Bir gülüş bile hatırlatıyor bazen. Bir gülüşün tonu, nasıl benzer başka bir gülüşe diye soruyorum kendi kendime. Sonra bir şarkı çalıyor. Çalmasaydı iyiydi bakışı atıyor masadakiler birbirlerine. Sonra hep bir ağızdan sigara yakıyoruz. Neden böyle olur bilmem. Herkes mi...
Sokak Aralarında Yağmura Yakalandık
Ve evet yağmurlar yağıyordu Bir düş kuruyordu adam Kadın uyuyordu En gerekliyken yıldızlar kayboluyordu Bir köpek ulumasıydı beni buraya getiren Bir kuşa özlemdi belki de Umutsuzluğa düşüyordu insan Yağmura kanıyordu Mutluluk şimdi, Karanlık odalarda Koca bir rüya görüyordu.. ...
Gökçe tabi, başka ne olabilir ki?
Bu şarkı eşliğinde okumanız dileğiyle : Beni Vur Oysa ben bu gece, tüm her şeyi bir kenara bırakıp sana seni anlatacaktım. Ama sen, benim gözümden hiç görmedin ki kendini… Uydurma davaların, uydurma hâkimlerinin yargılarına kandın. Oysa komplonun kralı, bana kurulmuştu...
Değişir Dünya…
Ve ben tüm bu çaresizliğe rağmen, bir çocuk gibi koca bir umut büyütüyorum bu dünyaya dair. Geçen her gün, yiten tüm insanlar ve olan tüm kötü olaylara rağmen hem de… Kırık bir şarkıya sığınıyorum tüm bu günahlardan. Kaldırımlardan aşağıya...
Papatya Hüznü
Sevdaya ve insana dair, Bir şeyler yazmak da zor bu devirde! Zira eksik, İnsanlığa ve sevdaya dair şeyler… Umutsuzluğa kapılmamak çocukların işi Oysa çocuklar bile, Henüz yaşamadan çocukluklarını, Hayat kavgasına atılmış! Rezil günlerden geçiyoruz, Her bir gün biraz daha utanıyoruz...