Menu

Yeminim Var

Yeminim Var

Gecesinde savrulduğum günün devrilen saniyelerine takıldı gözüm. Artık geri dönmeyecek olan o kısacık anları, bir fırsatını bulup ellerimin arasında sımsıkı tutmak istedim. Bir avuntu belki, ya da bir kaçış ama ben böyle anlarda olmayacak şeyler düşünürüm. Çünkü zaten olan olmuştur… İnsanın aklı bir garip çalışıyor. Zamanın hükmü altında ezildikçe de sapıtıyor bir şekilde. İstisnasız herkes önünde sonunda sapıtıyor. Çünkü eksik bir şey var. Tamamlanmayan, tamamlanmadıkça da büyüyen, tüm bedeni kaplayan…

Sanki günler bir film şeridi gibi akıp gidiyor ve içindeki figürlerin figüranlığını üstleniyorum. Bazen haddimi aşarak aptalca kahramanlık taslıyorum. Önem yüklüyorum sayısız boşluğuma… Fakat yarının belirsizliği bu kadar ortadayken neyin önemli olduğunu nereden bilebilir ki insan? Bana kalırsa insan çok şey bildiğini zanneden koca bir budalalıktır! Ötesinde ufak hikâyeler biriktirmiştir sadece… Tarihi eğip bükmüştür. Gerçeğin peşinde koştuğuna inandırmıştır kendini. Ama gerçek, algısının ötesindedir. Bunu dahi fark edememiştir. Avutmuştur ateşli yüreğini… Her şeyden önce kendine değer biçmiştir. Sonrasında icat etmiştir parayı… Şimdilerde kurların denklemlerinde yırtmayı planlarken, aslında kendi öz varlığımızı alıp satarız. Aklımız her şeye eriyormuş gibi saldırırız dört bir yana… Daha iyi olduğuna inandığımız bir hayatı hep buluruz bir yerlerde ve ona ulaşmak için harcarız o en değerli anlarımızı. Sonrasında bir şekilde düşlediğimiz şeye ulaşsak da; daha iyisi çıkar karşımıza ve yine başlarız…

Herkesin yarışındayız. İpi göğüslemeye kimsenin gücü yetmeyecek ve yarış bizi en kestirme yoldan sona ulaştıracak. Kimsenin aklının ucuna bile getirmediği bir son… Avuçlarımızın içinden kayıp giden zaman, son sürat uzaklaşırken geri dönülmez bir yerde yapayalnız kalacağız. Anlamak sorunludur bir yönüyle… Ama anlayacağız… Anlamak kederlidir… Keder de bu dünyanın mayasında var!

Her şeyi bir kenara bırakıp yaşamak belki de en doğrusu… Ama her şeyi bir kenara bırakıp yaşamaya da izin vermiyoruz artık. Çünkü bir şekilde sürüklendiğimiz ve ne yazık ki kendi ellerimizle yarattığımız bir sistemin kurbanı oluyoruz, daha doğduğumuz ilk an… Sıyrılıp kurtulmaya çabalasak da türlü tuzaklarla sistemin sınırları içinde kalıyoruz. Kaçıp kurtulacağımız bir masal içinde değiliz… Her denememizde anlıyoruz bunu… Bir süre sonra rolümüzü kabullenip tüketiyoruz bize ayrılan zamanı… Çarklar dönüyor. Çarkların dönmesini de yine bizler sağlıyoruz…

Gecesinde savrulduğum günün devrilen saniyelerine takıldı gözüm. Artık geri dönmeyecek olan o kısacık anları, bir fırsatını bulup ellerimin arasında sımsıkı tutmak istedim. Bir avuntu belki, ya da bir kaçış ama ben böyle anlarda olmayacak şeyler düşünürüm. Çünkü zaten olan olmuştur… Ama bu sefer farklı… Çarkı kırmaya karar verdim. Sistemi sistemli bir şekilde sabote etmeye… Belki de her şeyin yeniden başlaması için, ilk yumruğu atmaya yeminim var!

İnstagram hesabımı da takip edebilirsiniz.

Yeminim Var

Beğen  
Sonraki Yazı