Menu

Karlı bir gökyüzü..

Karlı bir gökyüzünü izlemekten başka yolunuz yok ise, öylece izlemeyi seçmelisiniz bu doğa harikasını.. Yaşanan bunca hikayeyi bir kenara bırakıp kendi küçük hikayemizin peşinden koşturmayı öğretiyor hayat.. Ve bu soğuğa rağmen baharın ilk günlerini yaşıyoruz işte.. Yapaylık havuzunda yüzen kağıt gemilerin hüznünü taşıyorum.. Biliyorum ki o gemiler suyu içine çektikçe batacak..

Bu hüzünle hep gülümsedim ben.. Bu hüzünle hayat mücadelesine girdim.. Benim doğduğum yıllar bu ülkenin başında türlü türlü belalar vardı.. Aradan yıllar geçse de aynı belalar birilerinin hayatını zehir etmekte.. Bense gün geçtikçe hüzünleniyorum.. Biliyorum ki bu ülkenin güzel çocukları var.. Ama biliyorum ki bu ülkenin o güzel çocuklarına yazık ediyorlar..

Evrensel bir dünya bilincini hala edinmiş değiliz.. Küçük planların figüranı olup ömür tüketiyoruz.. Aslolan paylaşmak değil mi? Koşulsuz, şartsız ve sevgi ile.. Ben hep böyle bir dünyanın varolabileceği inancını taşıdım.. Böyle bir dünya yaratmadığı için çoğu kez isyan ettim yaratıcıya! Evet belki günah işledim.. Ama hiçbir zaman yaptıklarımdan pişman olmadım! Ben hak yemedim, çalmadım, öldürmedim, can yakmadım ben.. İsyan ettim sadece.. Bencilliğe, hırsa ve güç tutkusuna isyan ettim.. Hiçbir zaman makam, mevki, rütbe, kıdem sevdalısı olmadım.. Üç kuruşun benim için hiçbir önemi olmadı! Zaten paraya pula tapanları yanımda tutmadım ben.. Hiçbir insana çıkar için yanaşmadım.. Herkesten birşeyler öğrenebileceğimi düşündüm hep.. Çok dostum olsun istedim.. Çok insanı tanımak konuşmak istedim.. Bunlar için çabalarken aslında çok da utangaçtım.. Sessiz, sakin ama bir o kadar da coşkulu..

Siyasete çok ilgi duydum mesala.. Bunun nedeni de; dünyayı değiştirebileceğim inancına sahip oluşumdu.. Ama bir süre sonra baktım ki, birileri sırtıma basıyor, omuz atıyor, üstümü başımı yırtıyor.. Çoğu kez kan revan içinde kalışım bu yüzdendir.. Ben o dönemlerde dünyayı değiştirmeyi çok göze almıştım evet.. Ama daha önceki yazı yada şiirlerden birinde dediğim gibi “Ana; dünya çok ağırmış, sırtlamaya kaltığımda anladım..” baktım ki olacak gibi değil.. Ama görüşüm hep eşitlikten, haktan ve halktan yana oldu.. Bir yazarın mazlumdan, halktan yana tavır alması gerekir diye düşünüyorum. Ben öyleyim.. İktidar borazanlığı yapmayacağım hiçbir zaman, partizanlık da!

Bu insanların belki çok da bişey istediği yok. Gözlerinin içine gerçek anlamıyla bakıp iki sohbet etsek bütün sorunlar çözülecek gibi geliyor.. Bunca elitin, ağanın, paşanın, beyin olduğu yerde ben sadece bir yazar olarak anılmak isterim.. Dertlerin çözümü çok da zor değil aslında.. Bu insanların gözlerinin içine gülsek bitecek herşey..

Hiçbir zaman isimlere takılmadım ben. İsimler, önceliğim olmadı hiç.. Benim için insandı.. Benim için hayvandı ve doğa.. Can taşıyan, ruhu olan herşeye değer verdim ve vereceğim de.. Bence devrimi, binalar yıkıp ağaçlar dikerek başlatmalı siyasiler.. Kent projeleri çizerek değil!! Bence çılgınlık bu olsa gerek..

İlerleyen yıllarda Anadolu turları yapacağım.. Gideceğim bir köye, köyün kahvesine “Ben geldim, selam ola!” diyeceğim.. Ne güzel hikayeler çıkar öyle ya.. Sıcağı hissetmek, Anadolu’yu hissetmekle başlar.. Bu güzel ülkeyi kavgalara sokanlar, iyi etmiyorlar! Bu ülke, bu dünya kavgaları bırakıp da yaşamak için adeta bir cennet iken; öteki aleme gitmeden buraları cehenneme çeviriyorlar! Yazıktır, günahtır hem de çok!

Biraz hüzünlendim, çokça duygulandım bu yazıyı yazarken.. Ben bu topraklarda ağlayanların değil, gülenlerin haberlerini izlemek istiyorum artık.. Ben bu dünyada savaşların değil barışların tutkusunu görmek istiyorum.. Paranın pulun değil, sevginin aşkın değer kazanmasını istiyorum! Artık yeter..

Kar yağıyor.. Karlı bir gökyüzünü izlemekten başka yolunuz yoksa ve yazınızı tamamladıysanız, şarkınızı söylediyseniz, şiirinizi okuduysanız, öylece izlemeyi seçmelisiniz kar tanelerini.. Onların herbiri tertemiz insanları simgelemektedir.. Nihayetinde bu toprağın üzerinde içiçe, sımsıkı, mutlu ve tertemiz bir bütün olabilmeliyiz…

KorsanKalem 04.03.12 19.10

Beğen