Menu

Sahi biz kimdik?

Sahi biz kimdik?

Önümüzde çarşaf gibi bir deniz vardı. Tam yol ileri giden bu teknede bir avuç insan, bir avuç kalabalık, bir avuç yalnızlık ufuk çizgisine doğru ömrümüzün en bilinmez yolculuğuna çıkıyorduk. Yaşam gibi bir yolculuk… Bilinmezlerin, merakın, korkunun ve umudun yolculuğu; yaşam yolculuğu… Herkesin birbirinden gizlediği sırları, çantalarına doldurduğu taşıyabileceği en değerli eşyaları ve derin bir sessizlik… Sadece motorun çıkardığı seslerin bozduğu bu ayinsel sessizlik, bu zifiri karanlık, bu keder sanki hepimizin zihninin bir köşesinde bir sarhoşluk yaratmıştı. Fakat algılarımız her şeye rağmen bu ritmik ilerleyişin bir ses, bir aksilik, bir bela ile bozulmaması umuduyla açıktı…

Her şey bir anda oldu. Fırtına önce kaskatı kesilmiş suratlarımıza, ardından teknemize vurdu. Uykusunda bir kedi gibi masum deniz, içinden canavarlar doğurmuşçasına coştu, hırçınlaştı. Önce herkes çantalarını kavradı, sonra sırlarını, ardından teknenin herhangi bir yerinde tutunabildiği ne varsa onu kavradı. Fakat tekne hiçbir şeyi kavrayamamıştı. Bir sağa yattı, döküldü çantalar; bir sola yattı, sırlar saçıldı denizin dibine doğru. Dünya, bizim için o tekneydi o anda. Tersine döndü dünyamız. Denizin dibine doğru batan bu teknede bir avuç insan, bir avuç kalabalık, bir avuç yalnızlık ömrümüzün sonuna doğru bir yolculuğa uğurlanıyorduk.

Sahi biz kimdik?

İnstagram hesabımı takip edebilir, diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz. Ya da her neyse…

– Sahi biz kimdik?

Beğen  1
Önceki Yazı