Menu

Bir ev, bir bira, bir havuç ve eski bir kaşar.. Tutarsız bir hikaye..

 

Boş bir evde en derbeder şey su sesleridir.. Malum İncir Reçeli isimli filmin de vurguladığı bir temaydı.. Mutfağın musluğu damlatıyor.. Ve ben bunu salondan işitiyorum.. Bu çok sinir bozucu ve gücüme gidiyor..

Havuç sevdiğim meyvelerdendir(sebzelerdendir*).. İki katmanlıdır havuç.. Bilenler bilir bilmeyenler ise hayatın çoğu rengini kaçırmıştır çoktan.. Ben önce dış katmanını sonra iç kısmını yerim.. Çocukluğumdan beri değişmez bu.. Havuç turuncudur, güzeldir..

Bira içiyorum şuan yazarken.. Sevmiyorum birayı.. Çoluk çocuk içiyor.. Bir anlamı ve bir tavrı yok biranın.. Uyuzlar gibi bira içmekten hoşlanmıyorum.. Şu sıralar alkole verecek param yok.. Bu yüzden eldekileri değerlendiriyorum hepsi bu..

Eski kaşarı bilir misiniz bilmiyorum.. Ama çok tatlıdır.. Zaten kaşarın küflenmişi makbuldür.. Bilmeyenlere duyurulur.. Ben severim süt ve süt ürünlerini.. Eski kaşar da önemlidir, değerlidir..

Şimdi buraya kadar geldik. Ve diyorsun ki e be yazar efendi, bir önceki yazında bir süre yazmayacağından dem vurdun.. EE.. Ünlü bir dallamanın söylediği gibi “Beylerr ne değişti ne değişti haa!” Ben tutarsızım, hala buna alışmadınız mı?

KorsanKalem

*havuç meyve mı sebze mi belli değil..  çeşitli söylentiler var yani:)

Beğen  
Önceki Yazı
Sonraki Yazı