Menu

“Tarihi çarşıların ve asırlık çınarların yakıldığı bir kan davasıydı yalnızlığımız..” KK

yangin

“Tarihi çarşıların ve asırlık çınarların yakıldığı bir kan davasıydı yalnızlığımız..” KK

Nefes almaktan vazgeçmek istiyorum kimi zaman.. Bu vazgeçişin intihar olarak adlandırılmasına da şaşıyorum. Yaşamak için verilen mücadeleyi fark ediyorum sonra, binlerce insan katledilirken. Hiç seyrettiniz mi bilmem ama ben seyrettim; kafalarına dayalı makineli tüfeğin ateşlenmesinden hemen önce korkulu gözlerle bakan insanları.. Sonra benim vazgeçmeyi düşündüğüm şey için, insanlar gözyaşı döküyordu. Gözyaşı ne ulan demeyin şimdi. Gözyaşı belki de en kutsal sudur yeryüzünde!

Hiç olmadık zamanlarda gözlerim yaşarıyor. Bu bir rüzgarın göz yaşartması gibi bir şey değil. Bu bir dedenin cenazesinde,  arka saflardaki torununun gözyaşı.. Bir hıçkırık, buruk bir bakış.. Yıkılmış evlerinin ardından dikilen gökdelenlerin heybetinden korkan beşinci sınıf bir vatandaşın yaşam öyküsü gibi. Silinmiş hayaller ve yaşanan her şey yıkılan duvardaki aile fotoğrafıyla yitip gitmiş artık..

Bu hayatta gölgelerini bile kaybetmiş insanların, kazanmak diye bir kelime lügatlarına hiç girmemişti! Kendilerine vaat edilmiş bir hayatın düşleriyle yaşayıp, mermer taşı bile olmayan mezarlarda boylu boyunca yatıyor şimdi her biri.. Hiçbir ekonomik değer, hayatlarının en ufak bir noktasına bile tesir etmemiş insanlardan bahsediyorum. Sobalarında çürümüş tahta parçaları yanan, çatısı akan evlerinin tek gözünde koca bir hayat sürmeye çalışan, üzerlerine farelerin sıçtığı bu kanalizasyon kuyusu yaşamları anlatıyorum size! Hiç anlamayacağınızı bildiğim halde..

Nihayetinde her biriniz saksılarda beslediğiniz hormonlu sevgilerinizle kandırabilirsiniz yaşadıklarınızı. Bir ömür susabilirsiniz zulme karşı.. Her şeye lanet okuyabilirsiniz ve lanet ettiğiniz her şeyi kendiniz yapabilirsiniz.. İkili oynayabilirsiniz, çok basittir bu. Bir o kadar da zordur aslında. Günün oynak zeminlerinde çok cambaz vardır zira.. İktidar paçavralarınızı, rütbe yıldızlarınızı ve makam odalarınızı parlatabilirsiniz; cila boldur yeryüzü tezgahında.. Umut etmekten vazgeçebilirsiniz, umutları tüketmeye yemin edebilirsiniz.. Her şey olabilirsiniz bu sahte düzende. Her şeyi düzebilirsiniz..

Geriye bakınca onca yıl geçti ve geçiyor da hala. Ben mi yalnız kalmayı seçtim yoksa onlar mı cezalandırdı hiç bilemedim. Kimse de bilemezdi zaten. Bilmek mühim de değildi.. Mühim olanın ne olduğu konusu çok derin ve karmaşık. Gerçekle yalanın ya da sahtenin net olmadığı her şey muammadır. Yaşadığımızın muamma olduğu gibi.. Babalarımızın yaşadığı dönemleri geride bırakmıştık ve oğulların dönemiydi artık, baba adayı çelimsiz oğulların.. Her birimiz birer zavallıydık. Babalarımıza bakıp aynı yollara koştuk. Daha sonra büyümenin getirdiği ahmaklıkla kendi yanlış yollarımızda kaybolduk. Bu yollara çocuklarımızı da sürükleyecektik.. Bu yolların sonu yoktu, yokuştu.. Ve benzer virajlarda savrulduk, aynı adilikten patladı tekerlerimiz; yolda kaldık. Belki de yolda bırakıldık. Babalarımız geldi aklımıza. Babalarımızın başaramadıklarıydı, bizim yanıldıklarımız..

KorsanKalem 16.08.2014 02.45

 

Beğen