Menu

Sonra taşlar yerine oturur..

kkkkkkkkkkkkk

“Sonrası iyilik güzellik.” Cemal SÜREYA

Sonra aklına gelen her şeyden soyutluyorsun kendini. Sonra vakit çok erken oluyor ve senin için saatin kaç olduğunun bir önemi kalmıyor. Herkesin yaşadığı bir hayatın dik alası yaşadıkların. Herkesin düştüğü bok çukuruna severek ve isteyerek atlamışsın. Ve sonra yakınıyorsun; sabah uyanmaktan, gece yatmaktan, sıcaktan, soğuktan, parasızlıktan.. Aklının almadığı tüm bu gerçekliğin, hemen hemen hepsinden yakındığın oluyor. Bir ömür sürüyor bu hoşnutsuzluk. Bir ömür savruluyorsun. Küllerinin, toprağa en ufak etkisi bile olmuyor. Varla yok arasındasın. Doğumunla öldüğün gün arasında koca bir hiç var. Koca bir hiçi sığdırıp utanmadan yakınıyorsun hayattan.. Oysa tüm suçlusu bencilliğin. Oysa tüm bunun nedeni sensin. Aynaya sırf saçını taramak için bakıyorsun. Nasıl ağladığını, nasıl kahkaha attığını bilmiyorsun. Süsleniyorsun, güzel oluyorsun; süsleniyorsun yakışıklı.. Hiç giymeyeceğin eteği giyiyorsun sonra, herkes tir tir titrerken. Utanmadan gülüyorsun. Hiç konuşmayacağın kadınları sokuyorsun hayatına. Kahkahalarından tiksindiğin halde. Sonra yaşamak zorunda kalıyorsun, yakındığın tüm bu gerçekliği.. Gündelik telaşlarda giyim değiştirir gibi değiştiriyorsun yanı başında duran insanları.. Yüzüne yapışan yapay bir gülümsemeyle konuşuyorsun önüne gelen herkesle.. Gece oluyor sonra. Gece yalnız başına kaldığında her şey değişiveriyor. Güç ve kibrin yerini küçücük bir çocuk alıyor. Özündeki reddettiğin temizliği, özündeki kirlettiğin beyazlığı hatırlatıyor sana.. Gözün doluyor. Ağlıyorsun. Sonra, bir süre sonra ağlamaların da kesiliyor. Alışıyorsun. Ki alışmak en kötüsü.. Biliyorsun geri gelmeyecek hiç biri.. Biliyorsun, hayat kirli bir mendil gibi fırlatıp atmış bedenini.. Yiten sevginin ardından cenaze namazı bile kılınmıyor. Şehrin koşturmacalarında yaşlanıyorsun. Önemsediklerin, önemsizleşiveriyor. Yaşananlar unutuluyor. Yaşananlar hep unutulur zaten. Unutmak bizlere verilen hem nimet, hem de en büyük eziyettir aslında.. Unutulup gidilen hikayelerin bir figüranı olup çıkıyorsun sonra. Kıyıda köşede yaşıyorsun. Hayallerini yeniden kuruyorsun, birileri yeniden yıkıp devirene kadar.. Bir düzenin oluyor kendince. Bir evin, işin, belki de bir araban. Ama aslında en anarşist sistemde sahte bir düzen kurup, kendini bir ömür uyutmaya koyuluyorsun. Kocaman adam, kocaman kadın olmuşsun.. Sonra mutsuz olduğunun farkına varmışsın. Sonra mutsuzluğu kabul etmişsin. Sonra mutsuzluğa attığın ilk adım aklına gelmiş. Ve hiç olmadık bir sokakta, hiç olmadık bir anda, kaldırım taşına oturup hıçkıra hıçkara ağlamışsın.. Sonra her şey bitmiş ya da hiç başlamamış bile.. Yalan olmuşsun sonra.. Sonrası başka hikayelere kalmış, başka adamlara ve kadınlara..

KorsanKalem 03.55 09.06.14

Beğen  
Önceki Yazı
Sonraki Yazı