Yediğimiz Küfürler Sonunu getiremediğim hikâyelerin sorumluluğunu, baştaki cümlelere yükledim. Ansızın beliren eşsiz bir doğa olayı gibi bir fısıltıydı her bir cümle… Bazen bu fısıltıya kulak kabartsam da çoğunlukla gelip geçen bir misafire dönüşüyor. Arkasından bile bakamıyorum. Unuttuğum onlarca detayı gerçekten...
Geceye Düşülen Notlar-30
Geceye Düşülen Notlar-30 Şarkıların, türkülerin eşliğinde yazdığım onlarca yazının temelinde anlattığı hikâye hiçlikti. Milyonlarca insanın yaşadığı ve hüküm sürdüğünü düşündüğü bu gezegen; aslında kocaman bir mezarlıktan ibaret! Tarihin en karanlık noktalarından, magazinin en güzide hoşluklarına, acımasız katillerden, beşikte katledilen bebeklere…,...
Son Bulan – Bölüm 4: Peşinden Koştuğun Duygu
1.Bölüm İçin Tıklayın 2.Bölüm İçin Tıklayın 3.Bölüm İçin Tıklayın Sohbet ilerledikçe, ihtiyar gençleşmeye başladı. Önce bembeyaz saçları siyahlaştı, ardından yüzündeki çizgiler silindi, dişleri beyazladı. Tersine giden bir şeyler vardı. Sanki ihtiyar konuştukça, tüm yükünü bana yüklüyor; yükü azaldıkça da rahatlıyordu....
Planlanmış Aksilikler
Planlanmış Aksilikler Sefalet ve rehavet içindeki toplumlar, ayrılık tohumları ve savaşlar… Bana kalırsa, medeniyet toplu ölümlerden kurtulmuş kazazedeler toplamından ibaret. Tarihin kansız tek bir sayfası yok. Yırtılmış sayfaları saklayanlar da katiller cemiyetine üye! Ansızın çıkıp gelen bir kaçma isteği var...
İntihar Eşiği
İntihar Eşiği Yorgun düşmüştü solgun tenindeki gözyaşları, Basit bir çocuktu mahallenin içinde savrulan, Saf tuttuğu yorgunlukların altında kalmıştı. Kırgın bir çocuktu kaba saba günlerin şaşkınlığında… Zamansız girmişti sevmediği kadınların koyunlarına Ve belki de hiç sevemeyecekti kadınlarını… Cahil bir çocuktu bu...
Duvar…
Duvarın pürüzüne aldırış etmeden, çerçeveyi gözüme hoş gelecek bir şekilde astım. Çerçevenin içindeki fotoğraf; hiç tanımadığım ve özgürlüğünü henüz yitirmemiş bir çocuğun fotoğrafıydı. Koşmak, nedense özgürlüğü çağrıştırıyor zihnimde. Koşarken, sanki kimse engel olamayacak… Ama artık çocuklar dışında kimse koşmuyor! Kimsenin...
Evlerin kederli kaderi…
Evlerin kederli kaderi… Evleri insanlar yapar. Evlerin kaderlerini de yine insanlar belirler. Mesela, ben bu yaşıma kadar onlarca ev değiştirdim. Onlarca evin duvarlarında, pencere kenarlarında, balkon demirlerinde, mutfak dolaplarında bıraktım parmak izlerimi. Ne kadar temizlerse temizlesinler, duvarlarını onlarca kat boyasınlar;...
Benim dengemi bozmayın!
*Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Ama sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş Ama sizin adınız ne Benim...
Hayat Bayram Olsa…
Hani bir şarkı var ya: Şu dünyadaki en mutlu kişi Mutluluk verendir Şu dünyadaki sevilen kişi Sevmeyi bilendir Şu dünyadaki en bilge kişi Kendini bilendir Şu dünyadaki en soylu kişi İnsafa gelendir Bütün dünya buna inansa Bir inansa hayat bayram...
Yalnız gidersin eve
Yalnız gidersin eve, Ve yalnız geldiğini hatırlarsın bu dünyaya Işıklı sokaklardan geçerken, Nöbetçi eczanedeki kalfa uyuklamaktadır. Oturduğun rakı masalarında yine aynı hikâyeler anlatılmıştır Ve sen de yine aynı hikâyeni anlatmışsındır ilk günkü gibi Hikâyeler bir süre sonra sıradanlaşır Ve ilk...
Gökçelikler
Seni hiç tanımadan sevdim ben, Sesini hiç duymadı kulaklarım, Ellerim ellerine dokunmadı henüz, Gözlerin ne renk onu da bilmem. Ama kalbim senin için, seninle beraber atmakta Adını biliyorum, Adın Gökçe, Ve seni seviyorum Yüzünü hiç görmesem de, Kalbinin ritmini dinliyorum…...
Yalnızlık..
Ellerimin titrediğini çok kimse bilmez. Zaten yeni başladı sayılır. Aksayan bir şeyler olduğunun göstergesiymiş… Yani öyle diyorlar. Bence psikolojik… Önemsemediğim bir şey varsa, o da bu hayattaki varlığım… Önemsediğim şeyler de yıkık dökük zaten. Kirli bulaşıklara bakıyorum da, ne kadar...
Keşke olmasaydı bu şarkılar
Bir dağın zirvesi, Bir düşün kırığı, Bir yangının alevi, Kaldı elimizde… Yaşadıklarımızı düşünüyorum da, Ne düşkünmüşüz birbirimize.. Parmak uçlarına bile anlamlar yüklemişim! Keşke diyorum, Keşke bu şarkılar olmasaymış! Bir çölde doğsaymışım mesela; Seraplarla bezeli bir ömürde, Kendimi şeyh ilan etseymişim.....
Yolların kattıkları…
Uzun yollar beni hep sahil kenarına çıkardı. Geceleri uzun uzun seyrettim denizi. Kokusunu içime çektim. Her şehrin sahilinde ayrı bir koku çalındı burnuma. Garip aslında. Ama çok da önemli değil. Işıltılı dünyaları bir kenara ittim bu yolculuğun sonunda. Kıyıda köşede...
Aciz
Tutarlı olamıyorum ne yaparsam yapayım. Mesela sigara izmaritlerini kimi zaman atmasam da yere çoğu zaman fırlatıp atıyorum umursamazca! Bir umut yaşıyorken dünyada, umutsuzluğun dibinde buluyorum ellerimi Ki ellerim dokunmaya kıyamaz çiçeklere… Yüzüme bakıyorum uzun uzun, çizgilerin anlattığı derin kederlerle yüzleşiyorum....
Ah be güzel kardeşim gemi batıyor…
Ah be güzel kardeşim gemi batıyor… Dökülmüyor. Artık dökülemiyor. O kadar çok aktı ki gözümüzün yaşı… Artık, içimize doğru kanıyoruz sanırım. Kötülüğü yaymanın bu kadar kolay, sevgiyi anlatmanın da bir o kadar zor olduğu bir dünya burası. Ve sanırım artık...
Koca Koca Adamlar ve Masaya Düşen Damlalar !
Bir gülüş bile hatırlatıyor bazen. Bir gülüşün tonu, nasıl benzer başka bir gülüşe diye soruyorum kendi kendime. Sonra bir şarkı çalıyor. Çalmasaydı iyiydi bakışı atıyor masadakiler birbirlerine. Sonra hep bir ağızdan sigara yakıyoruz. Neden böyle olur bilmem. Herkes mi...
Değişir Dünya…
Ve ben tüm bu çaresizliğe rağmen, bir çocuk gibi koca bir umut büyütüyorum bu dünyaya dair. Geçen her gün, yiten tüm insanlar ve olan tüm kötü olaylara rağmen hem de… Kırık bir şarkıya sığınıyorum tüm bu günahlardan. Kaldırımlardan aşağıya...
Papatya Hüznü
Sevdaya ve insana dair, Bir şeyler yazmak da zor bu devirde! Zira eksik, İnsanlığa ve sevdaya dair şeyler… Umutsuzluğa kapılmamak çocukların işi Oysa çocuklar bile, Henüz yaşamadan çocukluklarını, Hayat kavgasına atılmış! Rezil günlerden geçiyoruz, Her bir gün biraz daha utanıyoruz...
Sımsıkı Sarıldığım
Ekmek kırıntılarını taşıyordu karıncalar Ve kırık döküktü sevdalar Aşklar da yarım yamalaktı işte Sokağın hüznüne mi dalmalıydı? Yoksa, yine aynı evlerin karanlığında mı son bulmalıydı gece? Oysa ağzımızda heceleyemediğimiz sözcükler barınmaktaydı, Dokunamadığımız ellere inat hem de! Sevda güzel bir kadın...