Menu

İhsan Hala Ve Küçük Mutluluklar

İhsan Hala Ve Küçük Mutluluklarİhsan Hala Kimdir?

Her şeyin sonunda “Yapacak bir şey yok!” cümlesinde takılı kalıp aynı sürüncemede yaşamak ve bu yaşamın baskılarını her haliyle eksilmeden taşımak kadar yorucu bir durum var mıdır bilmiyorum. Bu satırları Armağan Çağlayan’ın Youtube’ta yaptığı “Gör Beni” serisini seyrederken yazıyorum. Konuk İhsan Hala… Küçücük bir köyde kendi varlığıyla mutlu; çevresinin ve akrabalarının yok saydığı İhsan Hala…

Farklılıkları hor gören, bir şeylerle mutlu olmayı başarabilmiş insanlara sırf bu yüzden nefret duyan, başka bir hayatın varlığını algılamaktan uzak bir çoğunluğun, sırf bu yüzden sürüklendiği çıkmaz bana anlamsız geliyor. İnsanların yaşama şekilleri, seçtikleri yolları, benimsedikleri anlayışları sırf bize benzemiyor diye dışlamanın kime ne yararı var? Tiktok’ta, İnstagram’da ve diğer sosyal mecralarda paylaştıkları için linç edilen, linç edildikçe takip edilen, takip edip nefret eden garip bir yapı bu…

Mutlu olmayı çok uzaklara, paraya pula, garip şartlara indirgeyip içinden çıkılmaz mutsuzluklara boğulan bu kalabalık; küçük şeylerden mutlu olmayı başaran, kendini keşfetmiş, kendiyle barışmış, kendi olduğu için, nefes aldığı için, gülümseyebildiği için mutlu olabilmeyi başarmış bir avuç insana düşman kesiliyor… Bunu inançlarına, ahlaklarına, dünyanın dengesine, kurallara bağlıyorlar. Kılıfına uyduruyorlar bu insanlığa yakışmayan tavırları… Tüm renklere karşı durup sokakları griye boyuyorlar. Sonra da insanız diye geziyorlar ortalıkta. Hiç utanmadan, bir şey başarmışçasına… Bu güruh; işkence, dayak, taciz, tecavüz ediyor. Namus adı altında toplanıp kadınları öldürüyor. Yaptıklarını yine gururla arkadaşlarına anlatmaktan da çekinmiyor. Çünkü bir alışkanlık haline gelmiş. Sırtı sıvazlanarak büyüyenler, sürünün içinde güç gösterisi yapanlar, yaptıkları her şeyi mubah görüyor…

Oturup cinayet haberlerine, şiddet haberlerine, toplumun içindeki cinnet halinin ortaya çıkardığı her türlü vahşete bakmaktan, bu vahşetin ne zaman yanı başımızda gerçekleşeceği korkusunu taşımaktan çok yoruldum. İnsanların farklı oldukları için, kadın oldukları için, güçsüz oldukları için dışlanmasını, şiddet görmesini, öldürülmesini kabul etmiyorum. Bunun önüne nasıl geçeceğimizi düşünüyorum. Ne yapabiliriz? Bu çılgınlık halinden, koskoca bir toplumu nasıl kurtaracağız?

Anıt Sayaç’a bakıyorum bu yıl için sayı 310! Üç Yüz On… Geçen yıl? 410! Dört Yüz On!!! Yılın bitmesine bir buçuk ay var. Bu bir buçuk ayda sayaç kaçı gösterecek? Bu sayılar sadece bilinen… Bilinmeyenler? Peki farklı olduğu için, bir şeylere karşı olduğu için, hakkını aradığı için öldürülenler? Onların bir sayacı yok… Sayacı olsa ne değişir orası da ayrı…

Ben; İhsan Hala başta olmak üzere, her şeye rağmen mutlu olmanın mücadelesini verenlerden ve şiddet gören, katledilen tüm kadınlardan özür dilemek istiyorum. Huzurla yaşayacakları bir dünyanın gerçekleşmesi için elimden ne geliyorsa yapmaya hazır olduğumu belirtmek istiyorum. Bu koca dünyada herkese yetecek kadar güzel bir hayat olduğuna inanıyorum. Bir gün, bir gün elbet…

Önyargılarınızı, size öğretilenleri bir kenara bırakıp İhsan Hala’nın güzel sohbetini de seyretmenizi öneriyorum. Ayrıca Sevgili Armağan Çağlayan’ı da böyle değerli insanları tanımamızı sağladığı için ayrıca tebrik ediyorum.

Beğen  
Önceki Yazı