“Biz eskiden” ile başlayan cümleler kurmaya başladığında, aslında yeninin gerçeğine dâhil olduğunu kabullenmiş oluyorsun. Bir şekilde eski olarak adlandırdığın ne varsa, artık yaşanıp bittiği ve yeni gerçeklerin eskisinden farklı şekilde varlığını sürdürdüğü bir yaşam ortaya çıkmış oluyor. Yani bir şekilde...
Gece Sayıklamaları – 3
Henüz çocukken, yani bir şekilde dünyayı ve dünyanın işleyişini kavramaya çalışırken bile günümüzde yaşadığım karmaşayı yaşadığımı hatırlamıyorum. Geldiğimiz nokta, içinden çıkılması güç ve bir şekilde çıkmayı başarsak bile ağır yaralar alacağımız bir duruma dönüştü. Yani adeta bir savaş var, bu...
Yeminim Var
Yeminim Var Gecesinde savrulduğum günün devrilen saniyelerine takıldı gözüm. Artık geri dönmeyecek olan o kısacık anları, bir fırsatını bulup ellerimin arasında sımsıkı tutmak istedim. Bir avuntu belki, ya da bir kaçış ama ben böyle anlarda olmayacak şeyler düşünürüm. Çünkü zaten...
Anlayamıyorum
Anlayamıyorum Yaşadığımı hissetmem için ne yapmalıyım? Nasıl anlayabilirim gerçekten soluk alıp verdiğimi? Yüzümdeki tebessüm gerçek mi? Ya da kaşımı gerçekten çatıp öfkemi kusuyor muyum? Bir insan, gerçekten insan olduğunu nasıl anlayabilir? Bir ölçüt, bir kural ya da bir kıyas mevcut...
Hayata Dair Yazılar: Değişim…
Hayata Dair Yazılar: Değişim… Eksikleri tamamladıkça, hayatın doğal akışına bırakıyorsun kendini. Üstesinden geldiğin tüm zorlukların bir üst mertebeye ulaştırdığı oyunun farkına varıyorsun. Ama her süreç tereyağından kıl çeker gibi atlatılmıyor. Boğuştuğun hayat süreçleri, kafanda büyüdükçe büyüyor. Öyle koy veremiyorsan hayatı,...
Geceye Düşülen Notlar-30
Geceye Düşülen Notlar-30 Şarkıların, türkülerin eşliğinde yazdığım onlarca yazının temelinde anlattığı hikâye hiçlikti. Milyonlarca insanın yaşadığı ve hüküm sürdüğünü düşündüğü bu gezegen; aslında kocaman bir mezarlıktan ibaret! Tarihin en karanlık noktalarından, magazinin en güzide hoşluklarına, acımasız katillerden, beşikte katledilen bebeklere…,...
Benim dengemi bozmayın!
*Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Ama sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş Ama sizin adınız ne Benim...
Küçüğüm, daha çok küçüğüm… Burak’ın anısına…
Küçük bir şey yitirdiğini zannedersin. Oysa yiten-yitirdiğin kocaman bir şeydir. Canını yakan ne varsa, önemsiz kalır bu acı karşısında… Canın, bir daha bu kadar çok yanmaz bilirsin… Her şey kurulu bir düzenin sonucu mudur? Yoksa her şey, her gün kurulmaya...
Bak bir yıldız kaydı ve gökyüzü artık eksik…
Bazen tüm gökyüzünü alıp odama taşımak istiyorum. Ki odam küçücük, ben zor sığıyorum. Ama bazen bu gökyüzünü bile hak etmiyor insanlar. Onların yüzünü gördüğüm anda olur olmadık tüküresim geliyor, içimden küfür de ediyorum, yalan yok. Dokunarak iyileşebilseydi insanlar, bu parmaklarımı...
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Boş bir sayfaya bakıyorum bir saattir. Solitare oynadım, ardından Freecel… Neden yapıyorum bunu bilmiyorum. Zamanımı bu iki oyunla baya harcadığımı düşünüyorum. Ya da zaman öyle ya da böyle geçiyor işte. Durduğunu gören oldu mu bilmiyorum. Gelip geçici yaşanmışlıklar üzerine kurulu...
Ah be güzel kardeşim gemi batıyor…
Ah be güzel kardeşim gemi batıyor… Dökülmüyor. Artık dökülemiyor. O kadar çok aktı ki gözümüzün yaşı… Artık, içimize doğru kanıyoruz sanırım. Kötülüğü yaymanın bu kadar kolay, sevgiyi anlatmanın da bir o kadar zor olduğu bir dünya burası. Ve sanırım artık...
İzmarit yanıkları
Usul usul yürüyorsun. Elindeki siyah poşetin içindeki şişeler birbirine vuruyor inadına. Sanki sokaktaki tüm pencereler senin aciz bedenini izliyor. Ve şişeler birbirine her vuruşunda sanki belediye, halka sokağa bakması için baskı yapıyor! Sense heybetli apartmanların yanında kendini daha bir ezik...
Kapağı açık kalmış hayatlarımız savruluyordu oradan oraya…
Yaşadıklarını kimse hak etmez aslında.. Ya çalınmıştır gerçekte yaşayacakları, ya da çalmıştır başkalarının yaşaması gerekenleri.. Ya mağluptur ya da galip olamamıştır hiç. Kısacası kaybetmiştir herkes. Her şeyin bir nedeni yoktur genel kanının aksine! Bazı şeyler olması gerektiği için olmuştur. Bazı...
1 Eylül-Dünya Barış Günü
Olmayan her şeyin bayramı var ne garip.. Bugün barış günüymüş dünyanın.. Barışalım o vakit.. Bir adam selfie çetkiyor köprüde, Hemen ardında, birazdan intihar edecek adamla birlikte Barış diyorduk değil mi? Barışalım.. Manşetler iç açıcı olmayabilir.. Misal bir adam eşini bilmem...
Öncesi..
Çok yazık.. Kıştan çalınma bir poyraz esti üzerimize ve toz kalktı. Nefes almak güç.. Bir annenin çocuğunu yıkaması kadar hoş ve sabunu kafasına vurması kadar nahoş.. Ağır kahvelerin hükmünde verildi cezam; böbreğim kesildi, ciğeri beş para etmeyen bir doktorun yanlış...
Gece karambolleri (İçimizdeki kaosun patlak verdiği günlerden geçiyoruz sayın seyirciler!)
Birden bastıran yağmur, toprağın kokusunu dalga dalga yaydı. Bu koku özgürlüğün kokusuydu kanımca. Bu koku temizliğin kokusuydu. Yağmur dinince ıslak sokaklarda yürüdük bir süre. Bana kalsa yağmur başladığı andan itibaren çıkmalıydık, içerisinde oturduğumuz kafeden. . Ama yanımda buna cesaret edebilecek...
Bilinsin isterim ki; ben Turgut Uyar’ın kederli bakışıyım!
Süslü masalar, sandalyeler.. Çimlerin üzerine kurulu bir düzen.. Bir kısmı betonla kaplı.. Şık, cüretkar ve parlak elbiseler giyinmiş kadınlar.. Gömleğimin bağrı açık.. Lacivert pantolonum üzerime tam oturmuş.. Parmağımda hep taktığım yüzük ve bileğimde saatim.. Mutluluğu ölümsüzleştirecek fotoğraf makinem de...
Yalnız..
Bir uğultu işitiyordum. Muhtemelen gecenin sesi olabilir. Aldırış etmeden yürüyordum. Kediler uyuşuk hareketleriyle çöpleri eşeliyordu. Soğuk diyorum kendi kendime… “Umarım karınlarını doyururlar.” Deniz kenarına vardığımda, dolunayın olanca ışığını denizin üzerine yansıttığını gördüm. Işıl ışıl ve hareketliydi deniz.. Yakamozun, hayatımda daima...
Biz boşuna olmadık savaş karşıtı!
Var olduğumuzdan beri bu dünyaya gözyaşı saçıyoruz.. Hüzün tohumları ekmekten başka bir uğraşı bulamadık henüz.. Büyüyoruz, gelişiyoruz ve değişiyoruz ama; günler acılara gebe.. Günler gözyaşlarıyla anlaşma içerisinde.. Beceremedik doğru dürüst yaşamayı.. Ve yaşatmayı! Babalarımız bir sabah vakti gittiğinde operasyonlara,...